Tuzla Tersaneler bölgesinde kaçak olarak toplanan ‘zehirli midyeler’ İstanbul’da vatandaşlara satılıyor. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Gıda Güvenliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuray Erkan Özden, özellikle sanayi bölgesinden toplanan midyelerin tüketilmesinin büyük sağlık riskleri oluşturduğunu söyledi.
Bakanlığın belirlediği yerlerde ruhsatlı tekne ve kişiler tarafından midyelerin toplanması gerekiyor. Ancak İstanbul’da metaller üzerinden ve kirli sudan toplanan midyeler zehir saçıyor.
Tuzla Tersaneler bölgesinden dalgıç kıyafetleri giyinmiş bir grup, sabah 5-6 sıralarında midye çıkartması görüntüleri İstanbul’daki midyelerin halk sağlığını tehdit etmesi konusunu bir kez daha gündeme getirdi. Sabah saatlerinde tekneyle tersaneler bölgesine gelen kaçak avcılar, midyeleri toplayarak uzaklaşıyor.
Midyenin güvenilir yerlerden tüketilmesi gerektiğini ifade eden İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Gıda Güvenliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuray Erkan Özden, “Suyu filtre ederek beslendiği için, suda mevcut bulunan tüm kimyasal ve mikrobiyolojik kirliliği bünyesine alan indikatör bir mikroorganizma. Yani o bölgede bir kirlik söz konusu ise midyeyi biz indikatör olarak değerlendiriyoruz. Bu anlamda birtakım sağlık problemlerini de beraberinde getiriyor” dedi.
Toplandığı yer büyük tehdit oluşturuyor
Midyenin suda mevcut bulunan tüm kimyasalları bünyesine aldığını ifade eden Özden, “Midye aslında çok değerli bir gıda maddesi. Özellikle B12, demir, çinko içeriği bakımından değerli. Yüksek protein içeriği bakımından hayvansal kaynaklı gıdalar içerisinde tercih edilmesi gereken bir gıda grubunu oluşturuyor. Antioksidanlara karşı özellikle selenyum içeriği çok yüksek. Bütün bunlar bakımından değerli olmak ile beraber suyu filtre ederek beslendiği için, suda mevcut bulunan tüm kimyasal ve mikrobiyolojik kirliliği bünyesine alan indikatör bir mikroorganizma. Yani o bölgede bir kirlik söz konusu ise midyeyi biz indikatör olarak değerlendiriyoruz. Bu anlamda birtakım sağlık problemlerini de beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu.
Özellikle İstanbul’da sanayi bölgesinden toplanan midyelerde ve diğer kabuklularda ağır metaller, pestisitler bakımından büyük sıkıntılar oluşturabileceğini vurgulayan Özden, “Bu bölgelerden toplanan midyelerin tüketilmesi büyük sağlık riskleri oluşturuyor. Özellikle kalıtsal, nesilleri etkileyen. Çünkü kimyasal kirlikler hemen ortaya çıkmaz. Uzun yıllar, nesilleri etkileyecek şekilde yavaş yavaş ortaya çıkar. Çok yoğun kirlilikte, çok yüksek oranda tüketimde ancak pestisit ve ağır metal zehirlenmesi gözükebilir ama yavaş yavaş genlerimizi, kemik gelişimimizi, sinir sistemimizi etkileyecek şekilde birtakım zararları ortaya çıkar” ifadelerini kullandı.
‘Çiftliklerde üretilenleri tercih edin’
Türkiye’de midyelerin özellikle açıkta satışı olduğunu dile getiren Özden, şöyle devam etti:
“Ama bunun dışında kimyasal kirlilikten daha ziyade midyedeki başka bir problem mikrobiyolojik kirliliktir. Çünkü dediğim gibi, su eğer temiz değil ise hastalık yapıcı patojenleri, bakterileri, virüsleri beraberinde içerecektir ve bizim ülkemizdeki satış koşullarında daha çok midye dolma, midye tava şeklinde satış var ve özellikle de açıkta satış var. Doğal olarak kirlilikle gelecek olan hastalıklar daha büyük risk oluşturuyor ve açıkta satılan midyeler çok tüketiliyor bu da büyük bir sağlık riskini beraberinde getiriyor. Burada bizim tavsiye edeceğimiz nokta üretim çiftliklerinden, sertifikalı yerlerde üretilen midyelerin tüketilmesi ve açıkta satış yapılan midyelerin tüketilmemesi. Çünkü üretim çiftliklerinde midye hem ekolojik bir yapıya sahip, doğaya bir baskısı da söz konusu değil. Doğal olarak çiftliğin kurulduğu yerlerde suyun zaten belli bir kaliteye sahip olması gerekiyor ve bu anlamda da çok fazla firma aslında var. Burada asıl sorun açıkta satılan midyenin tüketilmemesi.”
Hepatit, rota virüs, kolera kaynağı olabilir
Sağlıksız midyelerin neden olabileceği rahatsızlıklar ile ilgili olarak Özden, “Özellikle mikrobiyolojik olarak rota virüs, hepatit, kolera bunların özellikle kaynağı olabiliyor. Hiçbir yerde ‘midye yedim de cıva zehirlenmesi yaşadım’ demek mümkün olmayabilir yani bu çok az görülebilir. Çünkü dediğim gibi bu çok uzun yıllarda ancak yavaş yavaş birikiyor. Nesilleri etkiliyor kimyasal kontaminantları ancak mikrobiyolojik kirlilik öyle değil. Özellikle sokakta satılan midyelerde elle işlenme vs. gerekli önlemler alınmadığında, tüm hastalık yapıcı patojenlere rastlamak mümkün. Bu dediğim hastalıklar da başta olmak üzere” şeklinde konuştu.
‘Çiftlikten veya denizden büyük üreticilerden alıyoruz’
Beşiktaş’ta bir midye dükkanı olan Ümit Demir, “Öncelikle Sağlık Bakanlığı’ndan denetimli firmalar var. Merdiven altı firmalar değil bunlar. Biz bunları tercih ediyoruz. Çiftlikten veya denizden büyük üreticilerden alıyoruz bunları. Zaten biz de denetleniyoruz sürekli. Midye zaten denizin içerisinde olduğu için her yerde bulabilirsiniz. Ama bu işin ticaretini yapmayanlar kendileri toplayıp, belli bir miktar elde ettikten sonra halka sunuyorlar. Bu da denetimsiz olan şeyler. İnsan sağlığını ciddi boyutlarda tehlikeye sokabilir” dedi.
Burak Atay ise, “Çok midye tüketiyordum. Sonra sağlıksız olduğunu öğrendim, bıraktım. Sonra baktım güvenilir yerler var, yemeye başladım yine. Kimyasal madde olan yerlerde çıkarıldığı için tüketmiyorum. Güvenilir markalardan tüketiyorum. Midyeyle ilgili ufak bir anım da var. Küçükken İstanbul’da tersanelere gidiyorduk. Açıktı o zaman, kendimiz midye çıkartıp yiyorduk. Şu an öğrendiğim için asla öyle bir şey yapmam. Tersaneden çıkan midyeyi yemem” ifadelerini kullandı.
Benzer görüntüler daha önce de Haliç’te kameralara yansımıştı. Gece saatlerinde teknelerle gelenler metaller üzerindeki midyeleri toplayarak uzaklaşıyordu. Görüntüler üzerine kaçak midyecilere operasyon düzenlenmişti.