İşte AA Editör Masası’na konuk olan Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar’ın açıklamalarından satır başları:
NATO Türkiye ile daha güçlüdür. Bunun sorgulanması anlamsız.
Bunun yanında ülkemizin menfaatlerini korumak durumundayız. Bu durum NATO’ya karşıtlık gibi gösterilmemeli.
NATO planlarını bloke etmek gibi bir şey söz konusu değil.
‘Barış istikrar gelsin’
Kesinlikle böyle bir şey yok. YPG teröristtir PKK’nın Suriye koludur. Bundan vazgeçmemiz değiştirmemiz asla söz konusu değildir. Bütün dünya bunu böyle bilecek.
Bu olaylar bir günde olan olaylar değil. Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması meselesi görüşülen bir konuydu. Daha sonra bu işler 2018’den itibaren yine gündeme geldi.
BM tarafından meşru hükümetle temasımız oldu. 27 Kasım’da bir mutabakat muhtırası imzalandı. Türkiye ve Libya meclisleri onayladı ve BM’ye gönderildi.
Bizim bütün komşularımızla iyi komşuluk ilişkileri içinde olmaya gayret gösteriyoruz. Barış istikrar gelsin diyoruz.
Bu mutabakat zaptının hiçbir ülkeye karşı olmadığını söylüyoruz.
Cumhurbaşkanımızın dediği gibi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hariç diğer ülkelerle de benzer görüşmelere hazır olduğumuzu buradan da belirtmek isterim.
Yunanistan’ın Libya Büyükelçisi’ni sınır dışı etmesini bir acizlik olarak görüyoruz. Bu açık bir şet gizli saklı bir şey değil.
Türkiye’nin içinde olmadığı planlar yürümez. Çünkü Türkiye garantör ülkedir. Hak ve hukukun çiğnenmesine müsaade etmeyiz. Biz müzakere ve çözümden yanayız.
‘Ruslarla mutabakat imzaladık’
Ülkemizin güneyinde herhangi bir terör koridoruna izin vermeyeceğiz diye yıllardır söyledik söylüyoruz.
NATO’dan ABD’den işbirliği talep ettik. E sonunda mutabakata varmak suretiyle takriben 49 gün birlikte çalıştık.
49 günün sonunda istediğimiz süratle bu işin yapılmadığını gördük.
9 ekimde barış pınarı harekatını başlattık
145 km genişliğinde 10 km derinliğinde bir alan kontrolümüz altında. Tek tük bazı sızmalar olabilir ama genel olarak bu alan TSK’nın kontrolü altında.
ABD’liler de bir gayret gösterdiler ve büyük oranda sözlerini yerine getirdiler.
Ruslarla da bir mutabakat imzaladık. Ruslar da alandan teröristlerin çıktığını söylediler.
Ancak bunların tamamının çıkmadığını görüyoruz. Hem doğu hem batı cephesinde çok ciddi acizler var. Biz de meşru müdafaa hakkımızı kullanıyoruz.
Bu tacizler giderek azaldı azalmaya devam ediyor. Çünkü her fırsatta Rus muhataplarımızla bunu konuştuk.
Bugün 14. ortak devriye yapılacaktı ancak hava şartlarından kaynaklanan güvenlik gerekçesiyle o devriye iptal edildi.
Özellikle batıda YPG dediğinizde bunu Kürt olarak ifade ediyorlar. Kesinlikle YPG Kürt kardeşlerimizi temsil edemez.
İngilizlerin bir araştırma şirketi var Gallup. Bölgede bir araştırma yapmış… Oradaki halkın barış pınarı harekatını destekleme oranı yüzde 57.
150 binden fazla yerel halk evlerine döndü dönmeye devam ediyorlar. Bizim orada yaptığımız çalışma normalleşme çalışması.
Suriye milli ordusu terörist değil. Evlerini ve topraklarını teröristlerin işgalinden kurtarmaya çalışıyorlar.
Efendim orada bir takım suçlar işleniyor. Olabilir.
İdari soruşturmaların hepsini yapmaya hazırız yapıyoruz.
Ciddi bir başvuru yok ama bizim kendi tespit ettiğimiz duyduğumuz soruşturmalar var. Sonuçta ne çıkarsa tereddütsüz uygulanacaktır.
‘Binlerce yıllık değerlere sahip bir orduyuz’
Bizim envanterimizde kimyasal silah yok. Şu an bize kimyasal silah verseniz atma unsurumuz yok. Biz bunu insanlık suçu olarak kabul ediyoruz.
Muhataplarımız off the record olarak bunu kabul ediyorlar.
Bizde kesinlikle etnik ve dini ayrımcılık yok. Bizler binlerce yıllık değerlere sahip bir orduyuz.
Pençe harekatı
Nerede ülkemizi ve milletimizi tehdit eden terör örgütü varsa bunlara karşı mücadelemizi sürdürüyoruz sürdüreceğiz.
Irak’ın kuzeyinde mayıs ayında başlattığımız pençe harekatı var.
Olabildiğince onların mağaralarını başlarına yıkmak için askerimizi mücadelesini sürdürüyor.
O günden bu yana inlerini başlarına yıkmak üzere kara ve hava kuvvetlerimiz yoğun şekilde mücadeleyi devam ettiriyorlar.
MİT ve TSK da koordineli şekilde nokta hedeflere yönelmek suretiyle çok ciddi operasyonlar da yapmaktadırlar.
Gerçekten kaçışlar çözülme başladı katılışlar azaldı. Bunu sözde yöneticiler anladı. Fakat onlar rahatça deva ederken alttakilerin de bunu anlamaları yararlarınadır.
‘Oradaki işçilerin hiçbir özlük hakkı kaybolmadı’
Türkiye geçmişte çeşitli yaptırımlarla karşılaşmış bir ülke. Biz vatanımızın huzuru için kendi silahlarımızı yapmak durumundayız.
Bu çerçevede gemilerimizi yaptık. Helikopterlerimizi yaptık. Silahlı silahsız İHA’ları yaptık. Uçaklarımızı yapmak üzereyiz. Topumuz yapıyoruz.
Geriye kaldı tank. Tankımızı yapmaya çalışıyoruz. Armudun çöpü dersek onlarca yıl kaybedebiliriz.
Otokar tarafından yapılan 5 prototip var.
2018’de yapılan ihale var BMC bu ihaleyi kazandı.
Yabancı sermaye istemiyor muyuz biz.
TSK’nın bir an önce tanka ihtiyacı var. Bunun bir an önce yapılması gerekiyor.
Bu fabrikada tank üretilmiyor tank paleti üretiliyor. Bazı tankların da bakımı yapılıyor.
Tank üretimi ayrı bir teknoloji ayrı bir yatırım.
Evet BMC 50 milyon dolar yatırım sağlayacak ama bunun çok üzerinde bir yatırımı sağlayacak.
Bunu ihtiyacımızı karşılayacak en makul yol olarak görüyoruz.
Mülkiyet tamamen MSB’ye ait. Bir albayımızın komutası altında oradaki faaliyetler takip ve kontrol ediliyor.
Oradaki işçilerin hiçbir özlük hakkı kaybolmadı. Denetim yetkisi tamamen MSB’de.
Bu konuya makul bakmak lazım.
Bir an önce tanka sahip olmamız gerekiyor. Bir takım sıkıntılar olabilir ama sonucunda Türkiye Cumhuriyeti tanka sahip olacak.
Gerekirse bilgi sunulabilir. Saklı gizli bir şey yok her şey açık.
Fakat bunun yayınlanma mecburiyeti yok.
‘F 35’in üretimine de katkı veriyoruz’
Bu da zor bir konu değil. Sayın Trump çok açık şekilde bu nasıl mantık diye Obama dönemini suçlayacak şekilde ifadelerde bulundular.
Biz F 35’te ortağız müşteri değiliz. 1,4 milyar dolar ödedik.
S 400 meselesi çıkınca size veremeyiz dediler. Biz de bunu uygun bir davranış olmadığını izah ettik.
Norveç’te S 400’ler var ve uçan uçaklar var etkileşime girmiyorlar.
Burada bir ıkıntı söz konusu biz F 35 kodlarının açığa çıkmasını biz de istemeyiz. Bizim için de önemli. Hava kuvvetlerimizin bel kemiğini oluşturacak bir uçak. Malatya’da üssümüzü oluşturduk.
S 400’ler kuruluyor normal faaliyetleri planlandığı gibi gerçekleşecek.
F 35’leri meselesinde de bıkmadan ifade etmeye çalışıyoruz.
Eğer bu mümkün olmazsa doğal olarak arayışlara gireceğimizi söylüyoruz.
F 35’ler önemli uçaklardır hava kuvvetlerimize güç katacaklardır. F 16’larımı ömürlerini tamamlayacaklar. İkinci bir uçak almamız lazım.
F 35’in üretimine de katkı veriyoruz. 1000 kalem parçası Türkiye’de üretiliyor. Çözmeye çalışacağız. Bu işin bir çözümü olacağına inanıyoruz.
Bazı hareketlenmeler var. Bu hareketlerin önümüzdeki, günlerde daha genişleyip tabi seçim süreci var ABD’de fakat teknik düzeyde Türkiye haklı.
Bu projenin en etkili olan ismi Türkiye’nin bütün sorumluluklarını mükemmel yerine getirdiğini söylüyor. Fakat siyasi, düzeyde bu konu tartışılıyor inşallah çözeceğiz.
Biz Patriot da alabiliriz SAMP/T de S 400 de alabiliriz.