Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından millete seslendi.
Sözlerine vefat yıl dönümleri dolayısıyla Abdürrahim Karakoç ve Cahit Zarifoğlu’na bir kez daha Allah’tan rahmet dileyerek başlayan Erdoğan, bu şairlerin sadece kendi dönemlerini değil, nesilleri etkileyecek eserler bırakmış iki gönül insanı olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, Karakoç’un “Beden ölür, çürür cana bakın siz / Kim kiminle yürür ona bakın siz / Bırakın dönsün dönme dolaplar haktan hakikatten yana bakın siz” dizeleri ile Zarifoğlu’nun “Bir duruşu olmalı insanın / Bir bakışı, bir anlayışı, bir aşkı, bir davası olmalı.” dizelerini hatırlattı.
Karakoç’un hatırasını yaşatma sorumluluğunu ve Zarifoğlu’nun mücadelesini yeni nesillere emanet ettiklerini belirten Erdoğan, “Mütefekkiri, sanatçısı, yazarı, şairi azalan bir millet kalbi ve damarları kuruyan bir insan gibidir, bir süre sonra yok oluşu kaçınılmazdır. Bu bakımdan medeniyetimizin sembolleri olan değerlerimize iyi sahip çıkarken yeni değerleri yetiştirmenin de çabası içinde olmalıyız. Milletimize ve insanlığa bırakacağımız miras bu olacaktır.” diye konuştu.
“TÜRKİYE AYNI KARARLILIKLA YOLUNA DEVAM EDİYOR”
Erdoğan, uzun bir aradan sonra yüz yüze gerçekleştirdikleri Kabine Toplantısı’nın az önce sona erdiğini anımsatarak şöyle konuştu:
“Toplantımızda normalleşme takvimi çerçevesinde attığımız adımların çok yönlü değerlendirmesini yaptık. Salgın dönemini özellikle Avrupa ile kıyaslandığında en az kısıtlama, can kaybı ve ekonomik sıkıntıyla atlattığımız bir gerçektir. Türkiye aynı kararlılıkla yoluna devam ediyor. Bu musibetin kökü tamamen kazınana kadar hayatımızı maske, mesafe, temizlik ilkeleri çerçevesinde düzenlememiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Ülkemizin tek başına salgını yenmesi yetmiyor. Dünyanın tamamının da aynı başarıyı elde etmesi gerekiyor. Bu bakımdan yeni normal dediğimiz düzenin bir süre daha devam edeceği gerçeğine kendimizi alıştırmalıyız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hastaneden ilaca, maskeden, solunum cihazına bu mücadeleyi yürütmek için ihtiyaç duyulan her türlü imkana sahip olunduğuna işaret ederek, “Sadece salgın sürecinde hizmete açtığımız hastanelerin yatak ve yoğun bakım kapasiteleri dahi pek çok ülkenin toplamıyla yarışacak düzeydedir. Şehir hastaneleri ve son 18 yılda yeniden yaptığımız veya modernize ettiğimiz hastaneler sayesinde kendimizi güvende hissediyoruz.” ifadesini kullandı.
Türkiye’de yaşayan istisnasız herkesi içine alacak kapsamdaki genel sağlık sigortası sisteminin dünyaya örnek olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Doktorundan hemşiresine, teknisyeninden temizlik görevlisine kadar sayıları 1 milyon 100 bini bulan sağlık ordumuzla 83 milyon vatandaşımızın hizmetindeyiz.” dedi.
Erdoğan, milletin hem salgından korunma hem de hastalandığında ne yapması gerektiği konusunda bilinçlendiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Elbette zaman zaman istemediğimiz görüntülere şahit oluyoruz. Ancak bu tür olumsuzlukların istisna, kurallara riayetin genel olduğu kanaatindeyim. Salgın sonrası yeniden şekillenecek üretim ve ticaret ilişkilerinde ülkemizin öne çıkması için hem sağlık tedbirlerini hem ekonomik tedbirleri sıkı tutmak mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin bu tarihi fırsatı kaçırmaması için gereken her şeyi yapacak her mücadeleyi yürüteceğiz. İstiklal Harbimiz sonrasında dünyadaki büyük dönüşümleri değerlendirmekte yeteri kadar başarılı olamamıştık. Bu defa inşallah her şey çok farklı gelişecektir. Milletimden hem yeni dönemin kurallarına uyarak hem işine gücüne sıkı sıkıya sarılarak bu sürece destek vermesini bekliyorum.”
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN İNŞASINDA ADETA SON DÖNEMECE GİRİYORUZ”
Erdoğan, 2023 hedeflerine ulaşmaya en yakın olunan dönemde bulunulduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Evlatlarımıza 2053 ve 2071 vizyonlarını gerçekleştirebilmeleri için emanet edeceğimiz büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasında adeta son dönemece giriyoruz. Gelin, tarihi tekerrür değil tekemmül ettirerek bunu hep birlikte başaralım. Gelin, Sultan Alparslan’ın kapılarını açtığı, Osman Gazi’nin temelini attığı, Fatih Sultan Mehmed’in çatısını kurduğu, Gazi Mustafa Kemal’in küllerinden yeniden ayağa kaldırdığı bu güzel ülkeyi beraberce layık olduğu yere çıkaralım. Gelin, milli iradeye sahip çıkarak, ekonomimizi büyüterek, istikrarımızı koruyarak, güvenliğimizi, sınırlarımızın ötesine taşıyarak başlattığımız bu büyük şahlanışı tek yumruk halinde zaferle neticelendirelim. Darbelerin, cuntaların, vesayetin geri kalmışlığın pençesinden kurtarıp, her alanda yerli ve milli zihniyetin hakim olması için çok çalıştığımız ülkemize borcumuzu ancak bu şekilde ödeyebiliriz. Bizlere bugüne kadar nice başarılar lütfeden Rabb’imizin önümüzdeki aydınlık günlere de kavuşturacağına inanıyorum. Hiçbir salgının, hiçbir tehdidin ülke ve millet olarak birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden, dayanışmamızdan büyük olmadığı inancıyla yolumuza devam ediyoruz.”
ALINAN YENİ KARARLAR
Erdoğan, halen devam eden kimi kısıtlamaları gelişmelere göre değerlendirdiklerini ve sonuçları milletle paylaştıklarını anımsatarak bu hafta toplantıda alınan kararları şöyle açıkladı:
“Lokanta, kafe, kıraathane gibi işletmelerin kapanış saati 22.00’den 00.00’a uzatılmıştır. Sinema, tiyatro, gösteri merkezi gibi işletmeler 1 Temmuz’dan itibaren belirlenen kurallara göre faaliyete geçebilecektir. 65 yaş üstü vatandaşlarımız haftanın her günü 10.00 ila 20.00 saatleri arasında dışarı çıkabilecektir. 18 yaş altı ile ilgili kısıtlama ise küçüklerin ebeveynleri refakatinde olmaları şartıyla tümüyle kalkmıştır. Milli parklar ve doğa parkları sağlık çalışanları, 18 yaş altı ve 65 yaş üstü için ücretsiz olacaktır. Nikah salonları 15 Haziran’dan itibaren, düğün salonları ise 1 Temmuz’dan itibaren belirlenen kurallara uygun şekilde hizmet vermeye başlayabilecektir. Aldığımız kararların ülkemize, milletimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum.”
Bugüne kadar sağlık yardımı veya ihracat izni talebine olumlu karşılık verdikleri ülke sayısının 125’i bulduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hekimlerimizin Kovid-19 tedavisinde etkin şekilde kullandığı Favipiravir isimli ilacı TÜBİTAK çatısı altında çalışan bilim insanlarımız kendi sentezimizle üretmeyi başardı. Sağlık Bakanlığımızın ruhsat sürecinin tamamlanmasının ardından ilaç kullanıma sunulacaktır.” diye konuştu.
Erdoğan, koronavirüs salgınının küresel ekonomi üzerinde tarihte benzerine az rastlanan şekilde olumsuz etkiye neden olduğuna dikkati çekerek, dünya ticaret hacminin önceki krizlerden farklı olarak hem arz hem de talep yönlü daralma nedeniyle önemli ölçüde düştüğünü bildirdi.
Dünya Ticaret Örgütünün hesaplamalarına bakıldığında, daralmanın 2020’de yüzde 13 ile yüzde 32 arasında gerçekleşeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“IMF ise dünya ticaret hacminin 2020’de yüzde 11 oranında azalacağını öngörüyor. Sonuç olarak 2020 yılında dünya genelinde büyük üretim kayıpları, milli gelirlerde küçülmeler, işsizlik oranlarında yükselişler bekleniyor. Hükümetler ve merkez bankaları, ekonomilerini ve finans sistemini desteklemek amacıyla maliye ve para politikalarını içeren önlem paketleri açıkladı. Özellikle Amerika’da ve Avrupa’da oldukça yüksek miktarlarda açıklanan destek paketlerine rağmen ekonomide istenen toparlanmanın yavaş ve sınırlı olduğu görülüyor. Oldukça ciddi rakamlara ulaşan kamu yardımlarının da yakın gelecekte ekonomilere ağır yük getireceği anlaşılıyor. Türkiye, tıpkı sağlık alanında olduğu gibi ekonomide de hızlıca devreye aldığı kapsamlı tedbirlerle, salgının ekonomi üzerindeki etkilerini en aza indirmeyi başarmıştır. Dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birine sahip olmanın yanında sağlam ekonomik yapımız sayesinde tüm vatandaşlarına ücretsiz tedavi imkanı sunabilen nadir ülkelerden birisi olduk.”
“ÜLKEMİZİ DÖRT TEMEL TAŞ ÜZERİNDE YÜKSELTECEĞİZ DEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 yıl önce yola çıkarken, “Biz ülkemizi dört temel taş üzerinde yükselteceğiz” dediklerini, bunlardan birincisinin eğitim, ikincisinin sağlık, üçüncüsünün adalet, dördüncüsünün de emniyet olduğunu hatırlattı.
“Bu dört önemli temel taşı yerine koyduk ama bunun üzerine daha ilave ettik.” diyen Erdoğan, şunları söyledi:
“Neydi bu? Ulaşım. Neydi bu? Tarım. Neydi bu? Enerji. Neydi bu? Dış politika. Bütün bunlarla beraber Türkiye artık yerinde duramayan ve her geçen gün daha da güçlenen ve böylece ileri yürüyen bir ülke. Ekonomi alanındaki mücadelemizi, istihdam ve iş gücü piyasamızı ayakta tutma ile vatandaşlarımızın gelir kaybına uğramalarının önüne geçme üzerine kurduk bunu. Bu amaçla son 3 ayda 5,5 milyon ailemize 1000 lira karşılıksız nakdi yardımda bulunduk. Esnafımızın ve işletmelerimizin maliyetlerini, gerek Sosyal Güvenlik Kurumu gerek ödemeleri ertelemeleriyle ciddi oranda azalttık. Kamu bankalarımız aracılığıyla çok kolay şartlarda düşük maliyetli finansman desteklerini devreye alarak nakit ihtiyacını karşıladık. Çalışanlarımızı korumak için hem işten çıkarmayı yasakladık hem de kısa çalışma ödeneğiyle işletmelerin maaş yükünü hafiflettik. Mart ayından bu yana 3 milyondan fazla kişi kısa çalışma uygulamasından yararlandı. Bu kapsamda yaklaşık 5 milyar lira ödeme yaptık. Ücretsiz izne ayrılanlarla, kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan çalışanlara ise aylık 1177 lira nakdi ücret desteği vermeye başladık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nakdi ücret desteğinden yararlanan çalışan sayısının da 1 milyonu bulduğunu belirterek, “Geliri 5 bin liranın altında olan 6,7 milyon vatandaşımıza 40 milyar lira finansman desteği verdik.” dedi.
Halkbank aracılığıyla 1 milyon 300 bin esnafa 27 milyar lira finansman sağladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ayrıca, yüzde 97’sini KOBİ’lerin oluşturduğu 197 bin işletmeye 154 milyar lirayı aşkın finansman tahsisi yaptık. Esnafımızın, sanatkarımızın, sanayicimizin, üreticimizin, çalışanlarımızın yanında yer almaya devam edeceğiz. Ağustos 2018’de başlayan kur ataklarının ve spekülatif saldırıların etkilerini gidermek için verdiğimiz mücadeleyi, salgın döneminde de başarıyla sürdürdük. Piyasalardaki belirsizliklerin yerini güvene bıraktığı, enflasyon ve faizlerin düşüşe geçtiği, makro ekonomik göstergelerde önemli başarıların elde edildiği dengelenme sürecinin kazanımlarına sahip çıktık. Bu sayede Ekonomik İstikrar Kalkanı gibi gerçekten çok kapsamlı bir tedbir paketini hızlı bir şekilde devreye alabildik. Dışarıdan hiçbir yardıma ihtiyaç duymadan, uluslararası hiçbir kurumun desteğini talep etmeden şirketlerimize, esnafımıza ve vatandaşlarımıza destek olduk. Her talebe anında dönüş yaparak ihtiyaç duyulan destek mekanizmalarını devreye aldık. Mesela konutta tarihin en düşük maliyetleri ve en kolay ödeme imkanlarını içeren bir finansman desteğini geçtiğimiz günlerde milletimizin istifadesine sunduk. Aynı şekilde otomotiv ve turizmde de piyasalara destek olacak finansman imkanları sağladık. Gerek Ekonomik İstikrar Kalkanı gerekse normalleşme dönemi destekleriyle devreye aldığımız adımlar Türkiye’nin ekonomik açıdan ne kadar sağlam durumda olduğunu gösterdi. Şimdi önümüzde bu kazanımları özellikle istihdamda gerçekleştireceğimiz sıçramayla taçlandırmak var.”
Türkiye’nin buradaki amacının Ocak 2019 ile Nisan 2020 arasında işsiz kalan vatandaşların yeniden istihdama katılmalarını sağlamak olduğunu ifade eden Erdoğan, kayıpların telafisinin ötesinde kur saldırısı ve salgın öncesinden daha iyi bir istihdam seviyesine ulaşmayı hedeflediklerini söyledi.
Erdoğan, “Ekonomik faaliyetlerin azalması nedeniyle çalışanlarını kısa çalışmaya geçiren veya ücretsiz izine ayıran işverenlerimize normalleşme desteği vereceğiz.” diye konuştu.
Çalışma hayatında normalleşmeyi teşvik edecek bir mekanizma kuracaklarını anlatan Erdoğan, Kovid-19 salgınının özellikle istihdam üzerindeki etkilerini en aza indirip, salgın öncesinden daha iyi istihdam rakamlarına ulaşmak için gayret edeceklerini vurguladı.
GENÇLERE İSTİHDAM DESTEĞİ
Bu kapsamda ilave istihdam için de teşvik sağlayacaklarına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sürecin en önemli göstergelerinden olan kısmi ya da esnek çalışma alanında iş gücü piyasamızı daha da verimli hale getirecek düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Özellikle genç istihdamı için 25 yaş altındaki gençlerin istihdamını destekleyerek beceri ve deneyim kazanmalarını temin edeceğiz. 25 yaş altı gençlerin ve 50 yaş üzerinde olanların kolay şekilde istihdam edilmelerini sağlayacağız. Bunun yanında çalışanlara tamamlayıcı emeklilik sigortası sunacak bir çalışma başlatıyoruz. Tesis edilecek karma model ile işçilerin kazanılmış hakları korunacak. Tamamlayıcı emeklilik sigortası ile aynı zamanda ilave emeklilik desteği alınabilmesini de sağlayacağız. Çalışanlarımız emeklilikte daha da rahat edecekler. Bunun için devlet elini taşın altına koyacak. Bu kapsamda oluşacak fon ile Türkiye’nin İstihdam Kalkanını sürekli hale getirmeyi hedefliyoruz.”
Erdoğan, esnafa, küçük işletmelere, yatırımcılara üretim ve istihdam için uygun maliyetli ve uzun vadeli kaynak sağlayacakları bir sistem kuracaklarını ifade etti.
“Türkiye’nin İstihdam Kalkanı’nı hızlıca devreye aldıktan sonra tamamlayıcı emeklilik sistemini de 2022’de yürürlüğe sokacağız.” ifadesini kullanan Erdoğan, bütün bunlar devam ederken terörle mücadelenin de devam ettiğine dikkati çekti.
TERÖRLE MÜCADELE
Dağda, taşta her yerde, Cudi’de, Gabar’da güvenlik güçlerinin hep birlikte terörle mücadeleyi bayram, seyran demeden devam ettirdiğinin altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
“Bunun da bir maliyeti var. Bütün bunlar devam ederken düşünün savunma sanayiinde milli ve yerli yüzde 20 gibi bir güce sahipken şu anda biz bunları yüzde 70’e çıkardık. Bütün bu yatırımlar devam ediyor. Türkiye tüm bu alanlarda güçlenen bir ülke. Bu mücadele bu şekilde devam ettiği içindir ki bugün hamdolsun Güneydoğu’da, Doğu’da o eski sıkıntılı anlar tarih oldu. Yeterli mi? Değil. Her zaman söylediğimiz nedir? Tek terörist kalmayıncaya kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. İstihdam Kalkanı ile ilgili çalışmaların ayrıntılarını hem Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız hem de Hazine ve Maliye Bakanlığımız kamuoyuyla etraflıca paylaşacaktır. Biz bu paketi dönem projesi olarak görmüyor, istihdamı sürekli destekleyecek kalıcı bir atılımın ateşleyicisi haline dönüştürmek istiyoruz. Ülkemizde çalışmak isteyen herkesi iş sahibi yapana kadar durup dinlenmeden mücadele etmeyi, proje üretmeyi sürdüreceğiz.”
Erdoğan, yeni dönemde üretim ve ihracat odaklı büyüme politikasını güçlü şekilde uygulamakta kararlı olduklarını dile getirdi.
Bunun için reel sektöre ve sanayiciye daha çok destek vereceklerini, yenilikçi ve yüksek katma değerli üretim ve istihdamı artıracaklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Yatırımların yüksek ve orta yüksek teknolojili sektörlere yönelmesini sağlayacağız. Salgın döneminde ülkelerin kendi kendine yetebilmesinin önemi daha iyi anlaşıldı. Türkiye olarak son yıllarda yerli ve milli üretimi güçlendirecek çok önemli adımlar attık. Bunlardan biri de stratejik alanlardaki firmalar için geliştirdiğimiz 20 milyar liralık yatırım teşvik kredileridir. Böylece ertelenen yatırımların daha güçlü bir şekilde devreye alınmasını temin etmeyi hedefliyoruz.”
“İÇERİDEKİLER HALA ANLAMAK İSTEMİYOR”
Erdoğan, önümüzdeki dönemde dünya genelinde yeni ticaret imkanlarının doğacağını düşündüklerini söyledi.
Salgın sürecinde yürüttükleri başarılı mücadeleyle dünyada bu konuda en iyiler arasında yer aldıklarını gösterdiklerini belirten Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
“Üretim, ticaret ve lojistik avantajlarımızla salgın sonrasında dünya ekonomisindeki yerimizi daha da güçlendireceğiz. Birçok ekonominin ciddi daralma kaydettiği yılın ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 4,5 ile yüksek bir büyüme performansı gösterdiğini gerek ulusal gerekse dünya artık görüyor, biliyor. İçeridekiler hala anlamak istemiyor. Ama bakıyorsunuz OECD ilk çeyrekte Türkiye’yi 4,5 ile dünyada bir numara olarak gösteriyor. Avrupa Birliği aynı şekilde, G20 aynı şekilde gösteriyor. Birinci sırada Türkiye. Belki ikinci çeyrekte olumsuz bazı gelişmeler olabilir ama 3. ve 4. çeyrekte biz bu büyümeyi yine yakalayacağız. Çünkü artık zemin sağlam. Bu şekilde de yola devam edeceğiz.”
ENFLASYON HEDEFİ
Erdoğan, nisandaki kayıplara rağmen mayıs ayı öncü göstergelerin ekonominin hızlı bir toparlanma içinde olduğuna işaret ettiğini bildirdi.
Bu tabloda, salgın döneminde firmaların kısmen de olsa üretim ve ihracatlarına devam etmelerinin büyük payının olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bakın Amerika’nın şu anda 45 milyona yakın işsizi var. Türkiye bütün bu şartlara rağmen dimdik ayakta duruyor. Şu anda gerek işsize, gerekse vatandaşlarına her türlü imkanı da sağlamanın gayreti içerisinde. Yurt içi talepteki, ihracattaki ve beklentilerdeki iyileşmeye paralel olarak toparlanma yerini hızlı bir büyümeye inşallah bırakacaktır. Enflasyonun hedeflediğimiz seviyelere inmesini sağlayarak bu olumlu süreci desteklemekte kararlıyız. Mal ve hizmet pazarlarında rekabet ve verimliliği artıracak yapısal reformlar yanında gıda fiyatlarındaki şişkinliği giderecek tedbirleri de alacağız. Ayrıca mal ve hizmet fiyatlarındaki kur geçişkenliğine karşı gereken mekanizmaları oluşturacağız. Amacımız 2020’de yüzde 8,5 olarak belirlenen enflasyon kademe kademe düşürerek 2021’de yüzde 6’ya ve 2022’de inşallah yüzde 5’in altına indirmektir. Borsa İstanbul endeksinin tekrar 110 bin seviyelerine çıkması bize diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştıran bir başka faktördür. Birileri zil takıp oynuyordu. Bak, Borsa İstanbul ne hale geldi. Hadi şimdi bunu da söyle. Büyümeyi de söyle. Niye bunları söylemiyorsun. Daha çok güzel şeyler göreceksiniz ve bunları da öğreneceksiniz.”
“Türkiye, döviz kuru gelişmeleri bakımından diğer ülkelere kıyasla şu anda iyi bir durumdadır.” diyen Erdoğan, devlet tahvili faizlerinin 2 yıllıklarda yüzde 8,6, 5 yıllıklarda 10,1 seviyelerinde gerçekleşmesinin aşağı yönlü eğiliminin işareti olduğunu belirtti.
Bu göstergelerin Türkiye’nin normalleşme dönemine ekonomik açıdan sağlam girdiğinin işareti olduğunu ifade eden Erdoğan, bu güzel tabloyu devam ettirerek Türkiye’yi her alanda olduğu gibi ekonomide de 2023 hedeflerine adım adım yaklaştıracaklarının altını çizdi.
Türkiye’nin salgınla mücadelenin yanı sıra dış politikada da pek çok başarıya imza attığını vurgulayan Erdoğan, “Gelişmiş ülkelerin bile aralarında maske savaşına tutuştuğu bir dönemde biz tüm dünya ile emsalsiz bir dayanışma sergiledik. Filistin’den Somali’ye, Tunus’tan Brezilya’ya, İtalya’dan Amerika, İngiltere, İspanya, Ukrayna’ya kadar, her kıtadan, her inançtan 125 farklı ülkeye tıbbi yardım malzemesi gönderdik. Ayırım yok. 128 ülkeden 80 bin vatandaşımızı salgın döneminde Türkiye’ye getirerek ailelerine kavuşturduk. Ülkemiz milyarlarca insanın can derdine düştüğü süreçten hamdolsun güçlenerek, itibarına itibar katarak çıkmıştır.” diye konuştu.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin getirdiği avantajları çok iyi kullanarak içeride verilen başarılı mücadeleyi dış politika sahasına da yansıttıklarını belirtti.
“SON TERÖRİST DE ETKİSİZ HALE GETİRİLENE KADAR MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ”
İdlib’de Rusya ile 5 Mart’ta imzalanan muhtıra sonrasında tesis edilen sükunetin bozulmasına izin vermediklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Rejim güçleri son birkaç gündür provokasyonlarını artırmış olsalar da İdlib’in tekrar bir çatışma ortamına sürüklenmesine göz yummayacağız. İlgili birimlerimizle süreci yakından takip ediyor, gereken her türlü önlemi alıyoruz. Bu süreçte, bölücü terör örgütünün yeniden palazlanma girişimlerine müsaade etmedik. Irak’ın kuzeyinde yuvalanan PKK’lı teröristlere yönelik operasyonlarımızı kesintisiz bir şekilde sürdürdük. Terör örgütünün ekmeğinin peşindeki işçiyi ve insanımıza yardım götüren Vefa Sosyal Destek Gruplarını hedef alan kalleş eylemleri, içerideki ve dışarıdaki sıkışmışlığının en bariz ifadesidir. Kahraman güvenlik güçlerimizin mücadeleleri, istihbarat birimlerimizin katkıları, SİHA’larımızın desteğiyle bölücü terör örgütüne nefes aldırmıyoruz. Türkiye, 40 yıla yaklaşan bölücü terörle mücadelesinde, tarihinin adeta altın çağını yaşıyor. Son terörist de etkisiz hale getirilene kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Emperyalistlere tetikçilik yapanlar, vatandaşlarımızın hayatına, malına, namusuna kasteden alçaklar kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaktır. İnşallah Türkiye, bölgedeki kardeşlerimizin desteğiyle terör belasını çok yakında gündeminden tamamen çıkartacaktır.”
“LİBYA’YA KURULAN ULUSLARARASI TUZAK BOZULMUŞTUR”
Geride bırakılan dönemde en güzel haberlerin alındığı yerlerin başında Libya’nın geldiğini aktaran Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Darbeci Hafter ile destekçilerinin Trablus ve Libya’yı işgal planı hamdolsun hezimetle sonuçlanmıştır. Uluslararası meşruiyeti haiz milli mutabakat hükümeti, darbecileri Trablus’tan tamamen söküp atmayı başarmıştır. Çöl Aslanı Şehit Ömer Muhtar’ın torunları sağdan soldan topladıkları lejyonerler ile Libya’yı işgale yeltenenleri Trablus kapılarında bozguna uğratmıştır. Daha bir yıl öncesine kadar Libyalı kardeşlerimize ömür biçen darbecilerin bugün kaçacak delik aradığını görüyoruz. Her zaman dediğimiz gibi zor, oyunu bozar. Ülkemizin destekleri, milli mutabakat hükümetinin kararlı duruşuyla Libya’ya kurulan uluslararası tuzak bozulmuştur. Son dönemde sahada elde edilen neticeler inşallah çok daha büyük zaferlerin, başarıların müjdecisi olacaktır. Libya’nın tamamında barış, huzur ve adalet tesis edilene dek Libyalı kardeşlerimizi desteklemeyi sürdüreceğiz.”
Askeri eğitimden, devletin yeniden inşasına kadar her hususta ellerindeki imkanları seferber edeceklerini vurgulayan Erdoğan, “Biz darbecilerin, emperyalistlerin yanında değil, Libyalı kardeşlerimizin yanında yer alacağız.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, sağlıktan ulaşıma, enerjiden savunmaya, kurumsal kapasitenin geliştirilmesine kadar ihtiyaç duyulan tüm alanlarda Türkiye’nin birikimi ve tecrübesini Libya halkının istifadesine sunacaklarını belirtti.
Medeniyetlerin beşiği Akdeniz’de asla gerilim istemediklerini vurgulayan Erdoğan, Libya’da daha fazla kan ve gözyaşı da görmek istemediklerini söyledi.
Türkiye’nin denizden komşusu olduğu Libya’nın en kısa sürede özlemini çektiği huzur ortamına kavuşması için çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, artık herkesin Libya’daki soruna askeri çözüm bulunamayacağını, petrol ve dolarlarla Libyalıların iradesinin satın alınamayacağını kabul etmesi gerektiğini vurguladı.- “Libya meselesi, ülkemizdeki muhalefetin çapını da göstermiştir”
Türkiye’nin kimsenin toprağında da doğal kaynaklarında da gözü olmadığını vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Biz sadece asırlara sari güçlü dostluk ve kardeşlik bağlarımızın bulunduğu Libya’nın güvenliğini ve esenliğini istiyoruz. Zor günlerinde hiçbir hesap yapmadan Libya halkının yanında yer aldığımız gibi iyi günlerinde de onlarla birlikte kazanacağımız bir iklimi oluşturmanın gayretindeyiz. Libya meselesi, Türk savunma sanayinin gücü yanında ülkemizdeki muhalefetin çapını da göstermiştir. Muhalefetin, milletimizin çıkarlarını savunmak gibi bir derdinin olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ülkemizde, darbecilere ve emperyalistlerin beslemesi terör yapılarına destek verenler, Libya’da da aynısını yapmıştır. Öyle ki Türkiye’nin Libya hükümetiyle imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmasından dahi rahatsız olmuşlardır. Doğu Akdeniz’de petrol arama faaliyetlerimize Rumlarla aynı tepkileri vermişlerdir. Libya halkı ile köklü kardeşlik bağlarımıza aldırmadan ‘Libya’da ne işimiz var.’ diyebilmişlerdir. Birleşmiş Milletler’in tek meşru otorite olarak tanıdığı Libya hükümetine terörist iftirası atacak kadar ileri gitmişlerdir. Ülkemizin, Libya’da çamura saplanması, başarısız olması için çok beklediler. Türkiye ve Libya halkı olarak tarihi bir başarıya imza atarak, hamdolsun bunların heveslerini bir kez daha kursaklarına bıraktık, bırakacağız. İnşallah önümüzdeki dönemde hem içerideki hem de dışarıdaki darbe heveslilerini, terör örgütü sevicilerini sömürge zihniyetlilerini hüsrana uğratmaya devam edeceğiz.”