Başbakan Boris Johnson’ın virüs kaparak ölümün kıyısına geldiği İngiltere’de, Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 40 bin 261 oldu.
Avrupa’da salgın nedeniyle yaşamını yitirenlerin en çok olduğu ülke konumunu son bir aydır sürdüren İngiltere, dünya da ABD’nin ardından ikinci sıraya yer alıyor.
İngiltere’yi bu kötü noktaya taşıyan hatalar zinciri, hükümetin İspanya ve İtalya’nın aksine salgına hazırlanmak için zamanı olmasına rağmen “sürü bağışıklığı” stratejisi takip ederek zaman kaybıyla başladı.
İlk vakanın 31 Ocak’ta kayıtlara geçtiği İngiltere’de ilk ölüm ise 6 Mart’ta görüldü. Başbakan Johnson, 6 Mart’taki açıklamasında ilk ölüme rağmen işlerin eskisi gibi olacağını söyledi ve sert tedbirler almak yerine sadece halka ellerini 20 saniye boyunca yıkamayı tavsiye etmekle yetindi.
Uçuşlar durmadı
Türkiye 3 Şubat’ta Çin’den, 28 Şubat’ta da İtalya’dan tüm uçuşları durdururken, İngiltere herhangi bir yasak getirmedi. Hatta hükümetin bilim danışmanları uçuş yasağının salgın üzerinde çok az etkisi olacağını savundu.
Testler sınırlandırıldı
12 Mart’ta İtalya’da ölümler bini geçerken, İngiltere’deki toplam can kaybı 10’a ulaştı. O gün Başbakan Johnson, “Cobra” adı verilen hükümetin acil durum komitesi sonrası yaptığı açıklamada, 4 aşamalı salgın planında “kontrol altında tutma” aşamasından “virüsün yayılmasının geciktirilmesi” aşamasına geçildiğini duyurdu.
Böylece İngiltere, vaka temas takibini bırakıp, test yapılmasını sadece hastanede olup da semptom gösterenlerle sınırlandırdı.
Ülkenin, en kötü kamu sağlığı krizlerinden birini yaşadığını vurgulayan hatta “Daha birçok aile, zamanlarından önce sevdiklerini kaybedecek.” diyen Johnson, karantina ya da benzer bir karar almaktan kaçındı.
Okullar kapatılmadı, restoranlar, barlar açık kaldı
Johnson’ın yaptığı tek şey, en ufak belirti gösterenlerden en az 7 gün kendilerini tecrit etmelerini, bir aile üyesinin belirti göstermesi halinde diğer bireylerin de evden çıkmamalarını istemek oldu.
Okullar kapatılmadı, restoranlar, barlar müşterilerini, tiyatrolar seyircilerini ağırlamaya devam etti. Çin, İtalya, İspanya’dan uçuşlara yasak getirilmezken, büyük çaplı etkinlikler hız kesmedi.
On binler statlara doldu
UEFA Şampiyonlar Ligi son 16 turu rövanş maçında Liverpool-Atletico Madrid karşılaşmasını 3 bini İspanya’dan gelen 52 bin taraftarın izlemesine izin verildi.
10-13 Mart’ta yapılan Cheltenham At Yarışı Festivali’nde 125 binden fazla kişi bir arada bulundu.
Başbakan Johnson, 16 Mart’taki açıklamasında ise halktan bar, kulüp, restoran ve tiyatro gibi mekanlara gitmekten kaçınmasını istedi ancak yine de bu tür mekanları kapatma yönünde bir kararı almak için erken olduğunu söyledi.
Skandal strateji bir raporla değişti
Tüm bu süre zarfında İngiltere, esasen “sürü bağışıklığı” stratejisi izledi. Virüsün toplumun yüzde 60-70’ine yayılmasına izin vererek hem ikinci dalgayı hem de ekonomik zararı önleyebileceğini düşünen hükümetin bu politikası, bir raporla çöpe atıldı.
Londra Emperyal Kolejinin 16 Mart tarihli raporunda yer alan toplumsal bağışıklık stratejisinin 300 bine yakın ölümle sonuçlanabileceği uyarısının ardından hükümetin stratejisi de değişmeye başladı.
Okullar, restoran ve barların kapatılması 50 gün sürdü
20 Mart’ta ikinci bir duyuruya kadar tüm okulların kapatılmasına karar verildi. Aynı gün restoran, bar, kafe, sinema ve tiyatrolar gibi yerler kapatıldı. Başbakan Johnson, gerekli olmadıkça sokağa çıkılmaması tavsiyesinde bulundu. Böylece ilk vaka ile okullar, restoran ve bar gibi yerlerin kapatılması arasında 50 gün geçmiş oldu.
Bu sırada 16 Mart’ta 35 olan can kaybı bir hafta sonra 171’e çıktı ve hızla tırmanmaya başladı. Uyarıların dinlenmemesi üzerine 23 Mart’ta kısmi karantina uygulamasına geçildi.
Kararlar kapsamında vatandaşların ancak temel ihtiyaçlar için alışverişe gitmesi, tek başına veya hane halkıyla günde bir kez spor yapması, ihtiyacı olanlara yardım etme ve işe gitmesine izin verildi.
Ayrıca eczaneler ve marketler harici tüm ticari işletmeler kapatılırken, cenaze törenleri hariç tüm sosyal etkinliklere de yasak getirildi.
Bu sırada yine de uçuşlar durdurulmadı. Mart ayında sadece Londra’daki Heathrow Havalimanı’ndan ülkeye 3,1 milyon kişi giriş yaptı.
Başbakan ölümün kıyısından döndü
Mart ayı bittiğinde can kaybı 1789 olurken vaka sayısı da 25 bini geçmişti. Bu vakalar arasında İngiltere’de tahtın varisi Galler Prensi Charles, Başbakan Johnson ile Sağlık Bakanı Hancock da vardı.
İlerleyen günlerde durumu kötüleşen Johnson, 5 Nisan akşamı hastaneye kaldırıldı, ertesi gün de yoğun bakıma alındı. 9 Nisan’da yoğun bakımdan çıkan ve 12 Nisan’da taburcu edilen Johnson, ancak 27 Nisan’da görevine dönebildi. Bu süre zarfında ülkenin salgın politikası vekalet usulü yürütüldü.
Başbakanlık sürekli “morali yerinde” açıklaması yapsa da Johnson, ölümü halinde acil durum planlarının yapıldığını, hatta doktorlarının ölümünü duyurmaya hazırlandığını söyledi.
Test yapmada geri kaldı
Testleri sadece hastanelerdeki hastalarla sınırlı tutan, sağlık çalışanlarına bile test yapamayan hükümet eleştirilerin hedefi oldu.
Ülkede günlük test sayıları nisanın son haftasına kadar günlük 15-20 bin düzeyinde kaldı. Salgında 166 sağlık ve bakımevi çalışanı hayatını kaybetti. Bu da çoğunlukla koruyucu ekipman sıkıntısından kaynaklandı.
Hayatını kaybedenler arasında 18 Mart’ta Başbakan Johnson’a ülkedeki her bir sağlık çalışanına “acilen” koruyucu ekipman temin etmesi yönünde mesaj gönderen 53 yaşındaki doktor Abdul Mabud Chowdhury de yer aldı.
Süreçte çöp poşeti giyen hemşirelerin görüntüleri televizyonlara yansırken, Halk Sağlığı Kurumu sağlık çalışanlarından tek kullanımlık önlüklerini yıkayarak yeniden kullanmalarını istedi.
Normalleşme adımları 13 Mayıs’ta başladı
Ülkede salgınla mücadele kapsamında hayata geçirilen kısıtlamalarda normalleşme yolunda ilk adım 13 Mayıs’ta atıldı. İnşaat ve imalat sektörü çalışanlarının artık iş yapabileceği açıklanırken, egzersiz için dışarı çıkışlardaki sınırlama kaldırıldı.
Hane halkı olmayan kişilerle dışarıda görüşmeye onay çıkarken, vatandaşların parklarda güneşlenebileceği, piknik yapabileceği ve balık tutabileceği duyuruldu.
Başbakan’ın danışmanı bile karantina kurallarına uymadı
Normalleşme adımlarının atılmaya devam ettiği günlerde Başbakan Johnson’ın en yakın danışmanı Dominic Cummings’in karantina kurallarını ihlal ettiği, virüs belirtileri göstermesine rağmen Londra’daki evinden 400 kilometre uzaklıktaki ebeveynlerinin evine gittiği ortaya çıktı.
Muhalefet ve geniş halk kesimleri Cummings’in istifasını veya görevden alınmasını istedi. Ancak bu skandala rağmen Johnson, Cummings’i görevden almayı reddetti. Ardından da hükümetin yeni gevşeme adımları geldi.
Danışmanın skandalının ardından yeni adımlar geldi
6 kişiye kadar görüşme ve ilkokulların açılması adımlarını içeren kararlarda, bu skandalın etkili olduğu, toplumun tepkisini azaltmak için adımların zamanından önce atıldığı iddia edildi.
İlk başlarda bilinçli olarak önlem almayan, karar değiştirdiğinde ipin ucunu kaçıran, Başbakan danışmanının bile karantina kurallarını ihlal ettiği ülkede günlük ölümler, hala 300-400 arasında olmayı sürdürüyor.
Bu durum, İtalya ve İspanya’da salgın büyük ölçüde kontrol alınırken, İngiltere’de ölümlerin devam edeceğini gösteriyor.