Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, AA Editör Masası’na katılarak, gündemle ilgili soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu. Öğretmen ve öğrenciler arasında iletişim kurmak amacıyla oluşturulan EBA’nın, 2023 vizyonu hedefleri doğrultusunda yenilendiği ve 10 Şubat’ta tanıtımının yapıldığını hatırlatan Selçuk, “En önemli değişiklik de 11 ve 12’inci sınıflar için geliştirilen Akıllı Öneri Sistemi. Bunun temelinde fırsat adaleti yatıyor” dedi.
‘Çocuğa özel deneme sınavı yapılabiliyor‘
Türkiye’de köyde ya da şehirde, nerede yaşarsa yaşasın herkesin en iyi içerik ve imkâna ücretsiz kavuşması gerektiğini belirten Bakan Selçuk, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sistemin temelinde bu fırsat adaleti bulunuyor. Konunun uzun yıllardır Milli Eğitim şuralarında konuşuldu. Teknoloji vasıtasıyla böyle bir imkânın bugün doğması, zamanın buna imkân vermesi sayesinde bunu yapabildik. Bu sadece 11 ve 12’nci sınıflara değil, öğrencilerin tamamına yönelik. Öğretmenlerle ilgili de bir eğitim platformu oluşturuldu. Yani öğretmen eğitimi açısından da yeni bir dönem başlıyor. Bunu da çok önemsiyorum. Çünkü öğrenci eğitimi kadar öğretmenlere destek de çok önemli. Akıllı öneri sistemi, özellikle akademik destek dediğimiz kısım çok önemli. Her öğrencinin kendi seviyesini belirlemesi ve seviyesine göre öneri alması önemli. Mesela, ben bir seviye tespit sınavı alıyorum, ilgi testi alıyorum, rehberlikle ilgili bireysel bazı ipuçları alıyorum, sonra sistem bana diyor ki, ‘Senin ilgin şu alana, seviyen şu durumda, biz sana şu bölümleri önerdik.’ Çocuk daha sonra çalışmaya başlıyor ve çalışma temposuna göre o tercihler otomatik değişiyor. Yani yavaş çalışıyorsa düşürülüyor puanlar, sıralama. Sistemde anlık takip yapılıyor. Bir çocuk diyelim ki bir konuda sorun yaşıyor ve soruyu çözemiyor. Çözemediği sorunun neyle ilgili olduğunu akıllı sistem biliyor ve çocuğun önüne o soruyla ilgili bilmediği konunun hazır açıklamasını getiriyor. Otomatik olarak ekrana geliyor, çocuğun eksik olduğu yer. Çocuğa özel deneme sınavı yapılabiliyor. Yani ‘Senin ihtiyacın şu konularda. Şu konularda çok iyisin ama şu konularda zayıfsın.’ Dolayısıyla genel bir anlatım, genel bir içerik, genel bir sınav yok. Her şey kişiye özel. Çocuğun sevdiği ekran bile Türkiye’nin her yerinden o renkte açılır. Bu kadar kişiselleştirilmiş bir sistem geldi. Bunun arkasında yatan akıllı sistem, yapay zeka, çocukların hangi konuyu, hangi derinlikte, nasıl öğrenmesi gerektiğini bireyselleştiriyor ve çocuğa hedef veriyor. Haftalık, aylık, yıllık hedef veriyor ve çocuğun o hedefi onaylamasını istiyor. Anne, babasına destek oluyor. Öğrencinin diğer öğrenciler arasındaki seviyesini görebilmesi için de ayrı bir destek sistemi var. Sistem her bir konuya ilişkin her bir öğrencinin yeterliliğini saptıyor ve ‘Şu konuları çalışman lazım’, ‘Basit düzeyde çalışman lazım’, ‘İleri düzeyde çalışman lazım’, ‘Daha çok zaman ayırman lazım’, ‘Daha az zaman ayırman lazım’, ‘Bunu atlayabilirsin, şu konuya geçmen lazım’ gibi öneriler geliştiriyor. Otomatik olarak bir okulda, bir sınıfta veya bir ortamda herkese her şeyin eşit verildiği bir durum değil.
“Türkiye’nin her yerindeki her öğrenci istediği öğretmenden her dersi en iyi şekilde alabilecek”
Kişiye özel bir yapı ve bu dünyada 2-3 ülkede varsa bir tanesi Türkiye’de. Türkiye’de ders anlatma konusunda çok yetkin öğretmenleri seçtik. Öğretmenlerden bütün derslerin video kütüphanesini oluşturmalarını istedik. Böylece Türkiye’nin her yerindeki her öğrencinin istediği öğretmenden her dersi en iyi şekilde alabilecek. Her çocuğa 3 gigabayt internet hediye ettik. Bu konularla ilgili seyrederse ücretsiz olarak bu hakkı, kotası var ve bütün konuları istediği kadar tekrar ederek izleyebilir, çalışabilir. Kişiye özel test oluşturuldu, böylece zamanın boşa harcanmasının önüne geçildi. Dünyada ulusal düzeyde benim bildiğim yok. Akıllı sistemin uygulandığı lokal bazı çalışmalar bir kaç yerde var ama ulusal düzeyde herkese bunu ücretsiz erişim sağlayarak yapabilmek Türkiye’de. Her öğrenci bundan faydalanabilecek, ikinci dönemden itibaren öğrencilerin sıralarına şifrelerin bulunduğu çıkartmalar yapıştırıldı. Deprem yaşanan Elazığ’da YKS’ye ve LGS’ye hazırlanan öğrenciler var. Bunların boş durması söz konusu değil. Özel gruplar, özel mekanlar oluşturup bu sistem üzerinden bu çocukların eğitimini, hem grup olarak sınıfta öğretmen desteğinde hem de bireysel olarak yazılım, video desteğiyle sağlayabiliyoruz ve günlük olarak takip edebiliyoruz. Sistemde sadece sınava hazırlıkla ilgili öğeler yok, on binlerce video, animasyon, çizgi film, ders desteği, öğretmen eğitimleri için ücretsiz sertifikalar da bulunuyor. Öğretmenimiz ‘masal anlatıcılığı, robotik, siber güvenlik konusunda sertifika almak istiyorum’ diyebilir. Bütün bunlarla ilgili de bir ortam var. Bunlar da öğretmenlerimize ücretsiz ve her veli buna bu şekilde ulaşabilir.
20 bin ek öğretmen ataması yapılacak
Gençler üniversiteleri, fakülteleri bitiriyor, bir beklentileri var işle ilgili. Biz de bu konuda son derece büyük bir gayret sarf ediyoruz. Burada Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Maliye Bakanımıza özel bir teşekkür borçluyum. Bu dönem inşallah 20 bin ek atama daha gelecek. 20 bini geçenlerde ilan etmiştik, bir 20 bin daha gelecek. Bunları zaten herkes biliyor, belli dönemleri var yıl içerisinde. Süreç başlatılacak ve bu uygun dönem içerisinde de bu yıl içerisinde tekrar bir 20 bin ek atama daha var. Bugün ilk bahar. Cemre düştü ve biz de bir müjde vermiş olalım. Bu arada ekonomide özellikle 2019 üçüncü çeyrekten itibaren ortaya çıkan gelişmelerden dolayı -aslında 20 binle sınırlıydı- fakat bu iyileşmenin neticesinde 20 bin ek daha geldi ve bu bizi çok mutlu etti. Çünkü öğretmenlerimizin bu konudaki beklentilerini biliyoruz ve bu konuyla ilgili çalışmamız devam ediyor. Atamalar için yıl içinde iki dönem bulunuyor, bu dönemi bütün öğretmen adayları biliyor. Çok uzun zamandır beklenen bir şeydi, müjdeyi burada vermiş olduk.”
Elazığ’da okullar pazartesi açılacak
Elazığ’da meydana gelen depremin ardından tüm Bakanlar depremin yaşandığı ilk gün bölgedeydi. Beslenme, barınma, psikososyal destek, fiziksel ihtiyaçları ve sağlık ihtiyaçları noktasında çalışmalar hızla koordine edildi, anlık bir ulaşım sağlandı, vatandaşlarla görüşüldü. Dakikalarla söylenebilecek bir süre içerisinde kurumların bölgeye ulaşması, vatandaşların bu tip olaylarda devletin hızlı müdahale edeceğine yönelik güvenini de güçlendirdi. Eğitim alanında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte küçük çocukların rehabilitasyonu, sosyal, psikolojik desteği ile ilgili de ciddi tedbir alındı. Milli Eğitim Bakanlığı olarak şöyle bir yönümüz de var, okullarımız barınma yeri haline geldi. Yani orada beslenme, gece konaklamakla ilgili tedbirler alındı, ihtiyaçlar oluşturuldu. Okul bahçelerine çadırlar kuruldu. Japonya’da da okullar toplanma alanı. Türkiye’de bu kültür oturdu. Ekiplerimiz tarafından bütün okullarımız gece yarısından itibaren denetlenmek üzere ziyaret edildi. Hangi okulumuzda ne var ne yok aynı gün sabah bununla ilgili ön notlar ortaya kondu. Netice itibarıyla Elazığ’da 30 civarında okul binamız hasarlı olduğu için o okullarımızda eğitim yapılmamasına karar verdik. Güzel olan taraf şu, hemen bu binaların nasıl, nereye yapılacağı, kimler tarafından ne şekilde yapılacağının da birkaç gün içinde çözümlenmiş olması bizi rahatlattı. Bu noktada yenilenen EBA lise ve üniversite giriş sınavlarıyla ilgili çocukların ihtiyacı olan çalışma ortamını, desteği, kaynağı sağladı. Çocuklara rehberlik yapacak öğretmenler de ayarlandı. Biz de oraya gitmek, destek olmak istiyoruz diyen o kadar çok gönüllü öğretmen var ki. Psikolojik danışmanlarımız, branş öğretmenlerimizden binlerce talep geldi. Akademik destek programı da bu çocuklarımıza özel olarak sunuldu. İnternet altyapısı gibi her şey halledildi. Önümüzdeki pazar günü ekibimizle beraber Elazığ’da olacağım. Velilerimizle de görüşme yapacağız. Çocuklarınızla ilgili bu tedbirleri aldık ama başka isteğiniz var mıdır, neler yapabiliriz, ne tür eksiklikler var diyeceğiz. Bunları yerinde tekrar tespit edip, pazartesi günü de okulları açacağız. Toplam 11 bin öğrencimiz bazı okullarla da ilişkilendirildi. Her bir öğrencimiz için de kişisel tedbir alındı. Hiçbir sıkıntı yok demek doğru değil, önemli olan sıkıntıyı çözmemiz. Onları da çözmüş olmanın rahatlığı içindeyiz. Konteyner kentte konaklayacak öğrenci ve ailelerimiz olacak. Onlarla ilgili de tedbirler devam ediyor, orada da biz ortam oluşturuyoruz. Ayrıca 500 gönüllü öğretmenimiz hala çalışmalara devam ediyor. 20 bin öğrencimize ve vatandaşımıza ihtiyaç belirttikleri ya da biz ihtiyaç gördüğümüz için psikososyal destek sağladık, sağlamaya da devam ediyoruz.”
Öğrencilerin yüzde 10’u LGS ile alınacak
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, “Bu yıl 1 milyon 600 binin üzerinde öğrenci LGS’ye girecek. İkinci bir müjdeyi daha verelim. Vatandaşlarımızın şöyle bir beklentisi var, ‘Geçen sene yaklaşık 120 bin civarında öğrenci, sınavla alan okullara yerleştirildi fakat bu sene öğrenci sayısı arttı. Bu 120 bin öğrenci devam ettiğinde öğrencilerin stresi artıyor ve ‘Biz o 120 binin içine nasıl gireceğiz’ stresi başlıyor. Bu işin müjde tarafı şu, biz 120 bin olarak bakmıyoruz, yüzde 10 civarında olarak bakıyoruz. Yani öğrencinin sınavla alınacak kısmının yüzdelik dilimi önemli. Okullarımızda 120 bin kişilik kontenjan var, dolayısıyla yine 120 bin kişi alacağız diye bir bakış açımız yok. Geçen sene yüzde 10 civarında aldıysak, bu sene de bütün öğrencilerimizin yüzde 10’unu alacağız. Velilerimiz, öğrencilerimiz strese girmesin. Biz bununla ilgili en az bir senedir çalışıyoruz. Okul okul, mahalle mahalle, ilçe ilçe… Sayın Valilerimizle de beraber her bir ilçe, il müdürümüzle defalarca toplantılar yapıp, sınıf sınıf çalışmalar yapıyoruz. Bu konuyla ilgili her türlü tedbir alınıyor, merak etmesinler. Böylelikle velilerde asıl stres oluşturan ‘Acaba bu yüzde 10 olmazsa yine geçen seneki gibi olursa’ faktörünün ortadan kaldırıldı. Kontenjanların oranı yüzde 10 civarında olacak. Biz çocuklarımızı asla mağdur etmeyiz. Rahat olsunlar onlar için de kontenjan oluşturduk.”