Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından millete seslendi.
“Vaka ve hasta sayılarında yaşanan artış hepimizi üzüyor”
Erdoğan, koronavirüs salgınının tüm dünyada tesirini artırarak hissettirdiğini, Türkiye’nin içinde bulunduğu Avrupa bölgesinde salgının yeniden tırmanışa geçtiğini söyledi.
Türkiye’nin salgınla mücadelesini elindeki tüm imkanlarla ve kararlılıkla sürdürdüğüne işaret eden Erdoğan, “Son dönemde vaka ve hasta sayılarında yaşanan artış hiç şüphesiz hepimizi üzüyor. Bu virüsün henüz tedavisi bulunamadığı için salgına karşı elimizdeki en etkili tedbir ‘tamam’ diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafe üçlüsüdür. Milletimizi bir kez daha temizliğe dikkat etme, maske kullanımı ve fiziki mesafe hususlarına riayete davet ediyorum.” diye konuştu.
Salgına maruz kalan vatandaşların sağlık görevlilerinin kendilerine tarif ettiği şekilde davranmalarının hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Virüs taşıdığını bildiği halde evinde izole halde kalmak yerine sokağa çıkan, işine giden, diğer insanlarla bir araya gelen herkes hem yasal olarak suç işlemekte hem de büyük bir vebal altına girmektedir. Bu tedbirleri vatandaşımızın günlük hayatını zora sokmak için alıyor değiliz tam tersine bu tedbirlerin amacı en başta virüs taşıyan vatandaşımız olmak üzere tüm insanlarımızın sağlığını korumaktır. Tedbirlere uymadığı için virüsü bilinen veya bilinmeyen kronik rahatsızlığı bulunan yakınına veya herhangi birine bulaştırıp ölümüne sebep olacak kişinin vicdan yükünü düşünmek bile istemiyorum. Tedbir bizden takdir Allah’tandır, hiçbir tedbir almadan takdire teslim olmak dinimizle de kültürümüzle de insanlıkla da bağdaşmayan bir cehalettir. Bizim inancımızda tedbirsiz tevekkül olmaz.”
Salgının ilanihaye devam etmeyeceğini, tarihteki büyük salgınların ortalama 2 yıl sürdüğünün bilindiğini hatırlatan Erdoğan, “1 yıla yaklaşan koronavirüs salgını da Asya’dan Amerika’ya, Afrika’dan Avrupa’ya kadar dünyanın tamamını etkisi altına almıştır. Türkiye salgının en başından itibaren hem tedbirler hem hastalara verilen hizmetler bakımından küresel çapta örnek gösterilen ülkeler arasında yer almıştır. Bunun gerisinde geçtiğimiz 18 yılda hastane binasından yatak sayısına, teşhis ve tedavi cihazlarından insan gücüne kadar sağlık sisteminin her alanında gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşüm vardır.” ifadesini kullandı.
“Kendi aşımızı üretme yolunda hızla ilerliyoruz”
İlçelerden büyükşehirlere kadar Türkiye’nin her köşesine ulaşan yatırımların önemini salgın döneminde çok daha iyi anladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehir hastaneleri başta olmak üzere ülkemize kazandırdığımız yüksek kapasiteli sağlık kurumları sayesinde krizi rahatlıkla yönettik. Aşı çalışmalarında dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmenin yanında kendi aşımızı üretme yolunda hızla ilerliyoruz. Halen süren 8 aşı geliştirme çalışmasından 2’sinde hayvan deneyleri başarıyla tamamlandı. Özel sektöre ait bir firmanın altyapısı aşının üretimine uygun hale getiriliyor. İnşallah önümüzdeki yılın ilk aylarında bu aşıları milletimizin hizmetine sunmayı planlıyoruz. Salgınla ilgili her konu gibi bu süreci de yakından takip ediyoruz. Unutulmamalıdır ki bu krizin üstesinden ancak hem devletin hem vatandaşın üzerine düşeni yapması halinde gelebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin her bakımdan güçlü olduğunu vurgulayarak, “Vatandaşlarımız bireysel sorumluluklarını yerine getirdikleri müddetçe Allah’ın izniyle bu işin üstesinden rahatlıkla kalkarız.” dedi.
Başta sağlık çalışanları olmak üzere fedakarca görev yapan insanların hakkını ancak sorumlu davranarak ödeyebileceklerine işaret eden Erdoğan, tarih boyunca nice büyük mücadeleleri zaferle neticelendiren milletin bu sağlık krizini de yeneceğine tüm kalbiyle inandığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu çerçevede şu hususları kamuoyumuzla paylaşmak istiyorum; maske ve mekan denetimlerinde uygulanan cezaların bazı kamu kurumlarında yapacak işlemler öncesi ödenmiş olması mecburi hale getirilecektir. İl Hıfzıssıhha Kurulları gerektiğinde özel tedbirler alıp bunları kararlılıkla uygulayabilecektir. Kafe ve restoranların denetimi sıklaştırılacaktır. İzolasyonda olan kişilerin kurallara uyup uymadıkları daha yakından takip edilecektir. Çeşitli ülkeler tarafından geliştirilen ve son aşamaya gelen aşıların Türkiye’deki çalışmaları yakından takip edilmektedir. İl bazında 65 yaş üstü vatandaşlarımızın ulaşım saatlerinde sınırlama yapılabilecektir. Yerli aşıda da insan üzerinde deneme çalışmaları önümüzdeki aylarda başlayacaktır.”
Deprem konutları
Tabii afetler sonrası millete verdikleri sözleri birer birer yerine getirdiklerine işaret eden Erdoğan, Elazığ ve Malatya depremlerinin ardından başlanan konut inşaatlarının son aşamasına geldiğini hatırlattı.
Erdoğan, salonda bulunan ekrana görselleri yansıtılan konutların kısa bir süre sonra kendisinin de katılacağı törenle sahiplerine teslim edileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bugünkü toplantımızda vatandaşlarımızın bu konutlar için ödeyeceği bedelleri de tespit ettik. Buna göre her 2 ilde de 2+1 konutlar şerefiye bedellerine göre 510 ile 725 lira arasında aylık ödeme ile vatandaşlarımıza teslim edilecektir. Aynı şekilde 3+1 konutlar için de 730 lira ile 995 lira arasında bir bedel belirlenmiştir. Köy evlerinde ise ahırsız olanlarda 790 lira, ahırlı olanlarda 905 lira aylık ödeme yapılacaktır. Ödemeler 20 yıl vadeyle ve faizsiz olarak gerçekleştirilecektir. Konut inşaatlarının tamamında altyapı, proje ve diğer pek çok yatırım hükümetimiz tarafından bedelsiz olarak yapılmıştır. Ayrıca maliyetlerden ortalama yüzde 40 düzeyinde de indirime gidilmiştir. Bu konutların Elazığ ve Malatya’daki vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.”
“Dünya ile birlikte biz de Kovid-19 hastalığıyla mücadelede yeni bir safhaya geçtik. Elde edilen tecrübeye ve katedilen mesafeye göre yeni stratejiler geliştiriyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü Kabine Toplantısı’nda bu hususların ayrıntılı olarak değerlendirildiğini bildirdi.
Erdoğan, Türkiye’yi bu süreçten en az hasarla ve sonrasında en büyük kazanımları elde edecek şekilde çıkartacaklarını vurgulayarak, “Karşımızdaki sorunun sağlık krizi olmanın yanında küresel düzeyde siyasi, ekonomik, toplumsal sonuçlara yol açabilecek boyutlar taşıdığını görüyoruz. Dolayısıyla mücadele stratejimizi yaşanan krizin çok boyutlu ve çok katmanlı yapısına uygun şekilde belirliyoruz.” ifadesini kullandı.
Milletin hem sağlığını korumayı, hem geleceğini inşa etmeyi birlikte temin edecek bir anlayışla çalışmaları sürdürdüklerini belirten Recep Tayyip Erdoğan, bu çerçevede Türkiye’yi 2023 hedeflerinin kılavuzluğunda bölgesel ve küresel bir güç haline dönüştürme gayretlerinden asla taviz vermediklerinin altını çizdi.
“Keşfedeceğimiz yeni rezervlerle milletimizin sevincini daha da artıracağız”
Erdoğan, bir yandan yeni şehir hastaneleri ve acil durum hastaneleri açarken, diğer yandan Akdeniz ve Karadeniz’deki sondaj faaliyetlerini de kesintisiz devam ettirdiklerine dikkati çekti.
Bir yandan salgının önünü kesmek için gece gündüz gayret gösterirken, diğer yandan siyasi ve askeri tüm imkanlarla Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarını koruduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir yandan virüsü yenmek için gereken bilimsel çalışmaları yürütürken, diğer yandan ekonomimize yönelik sinsi tuzakları birer birer boşa çıkartıyoruz. Bir yandan salgın tedbirlerinden olumsuz etkilenen her kesime destek verirken, diğer yandan büyük yatırımlarımızı hizmete sunmayı kesintisiz sürdürüyoruz. Üstelik bu gayretlerimizden somut neticeler de alıyoruz. Mesela Karadeniz’de keşfettiğimiz doğal gaz rezervi ekonomik büyüklüğü ve moral yönü ile milletimize umut vermiştir.
İnşallah Karadeniz ve Akdeniz’de halen süren çalışmalarla, keşfedeceğimiz yeni rezervlerle milletimizin sevincini daha da artıracağız. Aynı şekilde Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yok sayıp ısrarla kendi tezlerini ve haritalarını kabul ettirmeye çalışanlar diplomasi masasına yaklaşmaya başladı. Güney sınırlarımızı güvenli hale getirmek için yaptığımız harekatları kararlılıkla sürdürüyoruz.”
“Ekonomimiz, üçüncü çeyrek için çok güçlü yükseliş mesajları veriyor”
Erdoğan, “Ekonomimiz, ikinci çeyrekteki kısmi küçülmenin ardından üçüncü çeyrek için çok güçlü yükseliş mesajları veriyor. Sanayi üretimindeki artış salgına rağmen yıllık yüzde 4,4’ü buldu. Organize Sanayi Bölgelerindeki elektrik tüketiminin ağustos ve eylül aylarında salgın öncesi dönemin dahi üzerine çıkması üretimdeki artışın işaretidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Art arda açılan otoyol projelerinin Türkiye’nin insan ve yük taşımacılığı kapasitesini yükselterek 81 vilayetteki 83 milyon vatandaşın tamamının refahının artışına katkı sağladığına işaret eden Recep Tayyip Erdoğan, “Hep derdim yine söylüyorum; Su medeniyettir, yol medeniyettir. Yolu olmayan medenilikten bahsetmesin. Hizmete sunduğumuz her baraj, sulama ve enerji altyapımızı bir adım daha öteye taşıyor. İhracatlarımız her zamanki gibi destan yazmayı sürdürüyor. Tarımda oldukça bereketli bir sezonu geride bırakıyoruz.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, turizm ve ticarette kayıpların en azından bir bölümünün telafi edildiğine dikkati çekerek, “Hizmet sektörünü olumsuz etkileyen kısıtlamaların bir kısmını salgının seyrine göre önümüzdeki bahara kadar peyderpey kaldırmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin büyümesinin, gelişmesinin, kalkınmasının, güçlenmesinin önündeki tüm engelleri birer birer kaldırarak, ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlıyız.” diye konuştu.
“Eski halin muhal olduğunu eninde sonunda anlayacaklar”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Hiç kimsenin ve hiçbir gücün salgının ardından siyasi ve ekonomik olarak yeniden şekillenecek dünyada Türkiye’nin hak ettiği yeri almasını engellemesine izin vermeyeceğiz. Ülkemizin Cumhuriyet dönemi boyunca defalarca maruz kaldığımız o karanlık senaryolara, ahlaksız oyunlara, sinsi tuzaklara bir kez daha düşmemesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu tezgahın işlemesi için kullanılan terör örgütlerinden siyasi ve sosyal tetikçilere kadar hiçbir kuklaya aradığı fırsatı sunmayacağız. Darbe ve vesayet eliyle milletimizin değerlerinin çiğnenmesine, zenginliklerinin yağmalanmasına, geleceğinin karartılmasına canımız pahasına da olsa rıza göstermeyeceğiz.
Kesintisiz kriz oyunlarıyla Türkiye’yi ve Türk milletini kendine dar gömleklerin içine hapsederek vaktini ve enerjisini heba edenlere bir kez diyoruz ki; Başaramayacaksınız. Bunlar da artık eski halin muhal olduğunu eninde sonunda anlayacaklar. Büyük ve güçlü Türkiye’nin ayak sesleri giderek daha yüksek tonda duyulmaya başladıkça, ülkemize yıllarca müstemleke gözüyle bakanların telaşları da artıyor. Unutmayın, korkunun ecele faydası yoktur.”
“Husumet sergileyenleri unutmayacağımızın bilinmesini isterim”
Recep Tayyip Erdoğan, İstiklal Marşı’ndaki “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım/Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım/ Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım/Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım” dizelerini anımsatarak, şöyle konuştu:
“Bu millet kükremiş bir sel gibi zincirlerini kırmış, önüne çekilen setleri çiğnemiş, dağları aşmış, enginleri kucaklamış bir şekilde hedeflerine doğru yürümektedir. Her kim bu yürüyüşte yanımızda olursa, yol arkadaşlığımızı yaparsa, gerektiğinde ekmeğimizi bölüşeceğimiz, yoluna canımızı ortaya koyacağımız dostumuzdur, kardeşimizdir. Buna karşılık bize pusu kuran, husumet sergileyen, hele hele saldıran hiç kimseyi de unutmayacağımızın bilinmesini isterim.”
Yarın BM 75. Genel Kurulunun başlayacağını hatırlatan Erdoğan, “BM tarihinde ilk defa ülkemizden bir isim, eski bakanlarımızdan uzun yıllar Meclis’te milletvekilimiz olarak yer alan Volkan Bozkır, Genel Kurul başkanı olarak görev yapacak. Bu vesileyle Sayın Bozkır’a bir yıl boyunca yürüteceği BM Genel Kurul Başkanlığı görevinde başarılar diliyorum.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, salgın olmasaydı yarın BM Genel Kurulunda Türkiye’yi temsil edecek heyetin başında yer alacağını anımsatarak, salgın nedeniyle mesajı görüntülü vereceklerini söyledi.
BM Genel Kurulunun öncelikli gündeminin “salgın” olacağına işaret eden Erdoğan, “Bölgesel ve küresel meseleler de dünyanın en geniş tabanlı platformunda konuşulacak, tartışılacaktır.” dedi.
Erdoğan, Türkiye’nin uzun yıllardır BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası platformlardaki haksız, adaletsiz ve çarpık yapıyı “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek eleştirdiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının ardından oluşan küresel dengeler içerisinde kurulan mevcut yapının artık sürdürülemez olduğu gerçeği, yaşanan her hadisede kendini bir kez daha gösteriyor. Bu tespiti ilk yaptığımızda mesafeli duranlar ve hatta karşı çıkanlar dahi geldiğimiz noktada haklılığımızı kabul etmiştir. Suriye’den, Yemen’deki insani krizlere, Afrika ve Güney Amerika gibi kırılgan bölgelerdeki gelişmelere kadar her alanda çuvallayan Birleşmiş Milletler, salgın sürecinde bir kez daha sınıfta kaldı. Salgının varlığını dahi ancak haftalar sonra kabul eden BM salgınla mücadele için gereken tedbirlerin alınması, ihtiyaçların karşılanması konusunda da hiçbir varlık ortaya koyamadı.”
“Türkiye 146 ülkeye tıbbi malzeme desteği verdi”
Türkiye’nin bu süreçte tek başına 146 ülkeye tıbbi malzeme desteği verdiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
“Birleşmiş Milletlerin böylesine etkisiz kalması tespitimizin doğruluğunu bir kez daha teyit etti. Üstelik biz yaptığımız yardımları verdiğimiz destekleri herhangi bir siyasi veya diplomatik çıkar gayesiyle yapmadık. Medeniyetimizin mazluma ve mağdura yardımı tavsiyesi doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz bu faaliyetleri zaten her alanda yürüten bir ülkeyiz. Türkiye böyle bir ülke.Sömürgeci ve soykırımcı bir geçmişe sahip olan Batı kaşıkla verip, kepçeyle alma alışkanlığı sebebiyle Türkiye’nin bu hasbi yaklaşımını anlamakta zorlanıyor.”
“Tıpkı terör örgütleriyle mücadelede, tıpkı darbeye direnmede, tıpkı sığınmacılara sahip çıkmada olduğu gibi sağlık alanındaki bu dayanışmada da dünyaya örnek olmaktan memnuniyet duyuyoruz.” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Suriye’de, Libya’da, Yemen’de ve daha halen devam eden pek çok insani krizde riyakarlığını, ilkesizliğini, çıkarcılığını ispatlayan ülkelerin dünyaya hak ve adalet dağıtamayacağını burada bir kez daha tekrarlıyoruz. Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarına yönelik saldırılarını önlemek için kayda değer adım atılmıyor olması bunun örneklerinden biridir. Suriye’de ülkemize verilip tutulmayan sözlere karşı, mutabakatlarımızda zaten var olan hareket tarzlarını hayata geçirmeye çalışıyoruz.”
Erdoğan, salgına karşı gelişmiş ülkelerin hazırlıksız yakalandığını ve krizde kendilerine bile hayırlarının olmayacağının görüldüğünü belirtti.
“Hakikatlere sırtlarını dönenlerin, dünyaya söyleyecek sözü kalmaz”
“Kıbrıs ve Doğu Akdeniz sorununda birkaç ülkenin çıkarını koruma uğruna tarihi gerçeklere, uluslararası anlaşmalara, teamüllere ve gözle görülen hakikatlere sırtlarını dönenlerin dünyaya söyleyecek sözü kalmaz.” ifadelerini kullanan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sırf Türkiye’ye husumetlerinden dolayı bölgemizin ve dünyanın dengelerini alt üst etmeye kalkanlar, aslında kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlıyorlar. Artık hükmü kalmamış, fiiliyatta geçerliliği olmayan, kendi siyasi ve toplumsal gerçeklerine aykırı güç vehimleriyle nara atanların yaptıkları, mezarlık yanından geçerken ıslık çalanların psikolojisi ile aynıdır. Türkiye, bugüne kadar söylediği her sözün de yaptığı her fiilin de bedelini ödemiş bir ülkedir. Milletimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gireceği mücadelelerde ortaya çıkacak sonuçları bilmekte ve direncini ona göre geliştirmektedir.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu topraklarda bin yıldır kendini sürekli yenileyerek, tazeleyerek kökünü derinleştirip genişleterek yaşayan ulu çınar bir kez daha uyanmış ve harekete geçmiştir.” ifadelerini kullandı.
“Karşımızda diklenenler ise tıpkı içten çürüyen ağaçlar gibi çıkacak ilk fırtınada yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olan, kabuktan ibaret kütük gibidir.” diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bir kez daha altını çizerek tekrarlıyorum, Kıbrıs’ta, Akdeniz’de, Ege’de ve ihtilafa konu hiçbir yerde biz kimsenin hakkına, hukukuna onuruna el uzatmıyoruz. Sadece ve sadece kendi hakkımıza, hukukumuza ve kazanımlarımıza saygı gösterilmesini istiyoruz. Bu ülkelerin halklarını gerçekleri öğrenmeye ve ona göre tutum takınmaya davet ediyoruz. Gerilimden ve husumetten beslenen bir avuç muhterisin siyasi ve ekonomik kazanç için ülkelerini felakete sürüklemelerini biz de istemeyiz.”
Türkiye’nin yaşamayı ve yaşatmayı dünyaya bakışının merkezine yerleştirmiş bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, “Her zaman olduğu gibi bugün de barışı, huzuru istikrarı ve herkes için refahı arzu ediyoruz. 83 milyon nüfusu ve 780 bin kilometrekare toprağı olan bir ülkeye karşı yürütülmeye çalışılan ‘Her şey benim olsun sen verdiğime razı ol’ dayatması ne gerçekçidir ne de mümkündür.” şeklinde konuştu.
“Diyalog ve müzakere ile çözülmeyecek sorun yok”
Türkiye’nin diyalogla, müzakere ve anlaşma ile çözülmeyecek hiçbir meselenin olmadığına inandığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Tabii bu yaklaşım hakikate ve hakkaniyete uygun tekliflerle karşımıza gelinmesi şartıyla geçerlidir. Aksi takdirde ataların ‘pilavdan dönenin kaşığı kırılsın’ dedikleri gibi biz de hiçbir mücadeleden kaçınmayız. Bu söylediklerimizin kuru bir retorik olmadığını ispata, bırakınız 2000 yıllık devlet geçmişimizi, coğrafyamızdaki 1000 yıllık serencamımızı sadece son dönemdeki mücadelelerimiz dahi yeterlidir.”
“Tarihi bir dönüm noktasını tamamlıyoruz”
Türkiye’nin demokrasisi ve ekonomisiyle, tarihi bir dönüm noktasını başarıyla tamamlamanın son raddesine geldiğinin altını çizen Erdoğan, geçen 7 yılda kesintisiz bir şekilde yaşanılan saldırılarda Türkiye’ye yönelik kullanılabilecek her türlü yöntemin denendiğini ifade etti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Toplumu ince fay hatlarını derinleştirerek, kimi yerlerde yapıldığı gibi çatışmaya vardıracak şekilde bölme çabaları akamete uğramıştır. Terör örgütleri kullanılarak yapılan saldırılar canımızı yakmıştır, kanımızı dökmüştür ama amacına ulaşamamıştır. Vesayetin ve darbecilerin milli iradeyi teslim alma girişimleri her seferinde milletimizin ferasetine çarpıp yıkıldı. Ekonomimizi yıkmak için oynanan sinsi oyunları tespit ettikçe, gerekli tedbirleri süratle aldık. Ülkemizin yönetimini milletimizin demokratik yöntemlerle ortaya koyduğu tercih dışındaki yollarla değiştirme senaryolarını ifşa ettik.
Güney sınırlarımıza dayanan terör örgütlerini kullanarak ülkemizi ve milletimizi bölmeyi amaçlayan oyunlara cevabımızı bir adım öteye giderek verdik. Son dönemde bizi sahillerimize hapsetmeye, doğal zenginliklerden uzak tutmaya yönelik girişimlere benzer şekilde mukabelede bulunduk. Demokrasimize 15 Temmuz’da sahip çıkarak ardından yönetim sistemimizi tarihimizde ilk defa meşru yöntemle değiştirerek, bu alandaki rüştümüzü ispatladık.”
Kovid-19 salgınında Türkiye’nin hizmet altyapısının kendisi ve dostları için ne derece önemli olduğunu gösterdiklerine dikkati çeken Erdoğan, artık hiç kimsenin “2053 vizyonu, 2071 vizyonu” denildiğinde bunu müstehzi bir şekilde geçiştirmediğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz ülkemizi ve milletimizi yakın zamandaki hedeflerimize ulaştıracağımıza tüm kalbimizle inanıyoruz. İnşallah evlatlarımızın da vizyonlarını hayata geçirdiklerinde edecekleri hayır dualarının ecrine nail olacağız.” diye konuştu.