Alevi evinin işaretlenmesine Erdoğan’dan tepki!

Alevi evinin işaretlenmesine Erdoğan'dan tepki!

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen 6. Din Şurası bugün sona erdi.

Devlet olarak Alevilerle ilgili bir problemlerinin olmadığını söyleyen Erdoğan, Alevi vatandaşların evlerine işaret koyanların cezasız kalmayacağını ifade etti.

Şuranın kapanışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hakla batılı karıştıran amorf inanç sistemlerinin genç kuşaklar arasında rağbet görmesinden endişe ediliyor. Paylaşmanın yerini bencilliğin, dayanışmanın yerini yıkıcı rekabetin, diğerkamlığın yerini umursamazlığın, mahremin yerini teşhirciliğin, tevazunun yerini kibrin, merhametin yerini vicdansızlığın, evliliğin yerini gayrimeşru ilişkilerin aldığı zorlu, sıkıntılı, garip bir dönemin içindeyiz” ifadesini kullandı.

“Bir Müslüman, dinini hayatın şartlarına göre değil, hayatını inancının esaslarına göre uyarlamakla mükelleftir” diyen Erdoğan, şunları söyledi:

“Şayet insan inandığı gibi yaşamazsa, bir süre sonra yaşadığı gibi inanmaya başlar. Din, kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz.”

Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Birikimleriyle şuraya katkı sunan tüm ilim adamlarımıza teşekkür ederim. İstişare kültürünün terk edildiği dönemlerde geriye düştük. Bugün yaşanan problemlerin kökünde de bu var. Son 2 asırdaki sıkıntıların gerisinde şuraya gerekli önemin verilmemesi vardır.

Din şurası çağımızın meselelerine İslami ve insani bakış açısıyla çözüm bulması açısından önemlidir. Din şurasında alınan kararların önümüzdeki dönemde hayata geçirileceğine inanıyorum.

Dinde ekleme, çıkarma olmaz

Dini hayattan tecrit eden, belli kalıplara, şekillere, davranışlara hapseden dogmatik bir anlayışa itibar etmeyeceğiz. Faiz, yalan, zulüm, kibir, iftira, hırsızlık yasak olamaya devam edecektir.

Dinde ekleme, çıkarma olmaz. Bir Müslüman, dinini hayatın şartlarına göre değil, hayatını inancının esaslarına göre uyarlamakla mükelleftir. Şayet insan inandığı gibi yaşamazsa, bir süre sonra yaşadığı gibi inanmaya başlar. Din, kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz.

Akrabalık ve kardeşlik bağları zayıflıyor

Bencillik modern bireyin kabusu ve belirleyici karakteri haline geliyor. Akrabalık ve kardeşlik bağları zayıflıyor. Evlatlarımızın çoğu Batı kaynaklı sapkın akımlar karşısında savunmasız kalıyor. Paylaşmanın yerini bencillik alıyor.

Hakla batılı karıştıran amorf inanç sistemlerinin genç kuşaklar arasında rağbet görmesinden endişe ediliyor. Paylaşmanın yerini bencilliğin, dayanışmanın yerini yıkıcı rekabetin, diğerkamlığın yerini umursamazlığın, mahremin yerini teşhirciliğin, tevazunun yerini kibrin, merhametin yerini vicdansızlığın, evliliğin yerini gayrimeşru ilişkilerin aldığı zorlu, sıkıntılı, garip bir dönemin içindeyiz.

Onlarca evladımızı bu provasyonlara kurban verdik’

Her gün beş vakit aynı kıbleye yönelenler arasına nifak tohumları serpiliyor. Belirli çevreler arasında ayrı bir din gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Batı’da pişirilen ve son dönemde ülkemize ihraç edilmeye çalışılan Ali’siz Alevilik gibi yıkıcı projelerin toplum içinde pohpohlanmasının gerisinde bu var. Açık ve net söylüyorum Alman devleti Ali’siz Aleviliğe ciddi bedeller ödemek suretiyle İslam dünyasında ve özellile ülkemizde bölünmenin tohumlarını ekmek istiyor.

Benim Kayınbiraderlerimden bir tanesinin adı Hüseyin, bir tanesinin adı Hasan, bir tanesinin adı da Ali’dir. Bazı evlerin kapılarına bazı işaretler konuluyor, ülkemizi bölmek parçalamak için. Bizim devlet olarak böyle bir problemimiz yoktur. Bunları Çorum’da, Maraş’ta yaşadık. Onlarca evladımızı bu provasyonlara kurban verdik. Kapılara bu işaretleri koyanların üzerinde güvenlik teşkilatlarımız özellikle çalışmaktadır, bunlar yakalandığı zaman hesabı sorulacaktır.

Milli bünyemize mugayir projelerle insanlarımızın arasına nifak tohumları ekilmesine rıza gösteremeyiz. Şiilik veya Sünnilik, amel ve itikada dair farklı yorumlar olmanın ötesinde, belli çevreler tarafından adeta ayrı bir din gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Batı’da pişirilen, son dönemde ülkemize ihraç edilmeye çalışılan ‘Ali’siz Alevilik’ gibi kimi yıkıcı projelerin, toplumumuz içinde pohpohlanmasının gerisinde yine bu senaryolar var.

Yüce dinimizi anlatmak için her kapıyı çalalım’

Görevini samimiyetle yapan hocaların dolduramadığı boşluğu Pensilvanya’daki şarlatan gibi din tüccarları kapatacaktır. Artık, ‘kapımıza gelene dini anlatalım’ anlayışı yerine, ‘yüce dinimizi anlatmak için her kapıyı çalalım’ dönemi başlıyor.

Pensilvanya’daki olay bir projedir. Bu proje, Türkiye üzerinde oynanan bir oyunun alametifarikasıdır.

İnsanlar, bilhassa gençler dini alandaki susuzluklarını sahih kaynaklardan gideremezse FETÖ ve DEAŞ gibi sapkınların pençesine düşecektir.

İstanbul’un ilim merkezi haline gelmesi ve İslam’la ilgili referans alınacak bir uluslararası İslam üniversitesinin kurulmasını önemsiyorum. İslam düşmanlığının ve Neonazi terörünün adeta veba gibi yayıldığı bir ortamda, gurbette yaşayan insanımızı sahipsiz bırakamayız. Bu kardeşlerimizi ılımlı İslam gibi emperyalist projelerin pençesine terk edemeyiz.

Exit mobile version