Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) karanlık yüzünü, senlerce örgütün mahrem birimlerinde görev alan itirafçılar anlattı.
Darbe girişiminden, devletin kritik birimlerine sızma stratejisine kadar örgüte dair bilinmeyenleri deşifre eden itirafçılar, FETÖ’nün çözülmesine önemli katkı sunuyor.
Uzun yıllar örgütün birçok kademesinde görev alan ve en son mahrem yapılanma içerisinde 2. Ordu Komutanlığı imamı olan N.O, FETÖ’nün 1980’lerden itibaren TSK içerisinde nasıl yapılandığını detaylarıyla aktardı.
İtirafçı mahrem imam N.O, 1983’te lisede öğrenim gördüğü sırada örgütle tanıştığını, o dönem okulda yöneticilik yapan Mustafa Çay ve Ahmet Kara isimli kişilerle diğer öğrencilerden oluşan üç kişilik gruplar halinde “dini dersler” adı altında faaliyetler yaptıklarını ifade etti.
O dönem okul tarafından İzmir’deki örgüte ait Yamanlar Kolejine gezi düzenlendiğini belirten N.O, “Burada Ahmet Kara dayısı olduğunu söylediği Fetullah Gülen ile tanıştırdı. Bu tanıştırma Yamanlar Kolejinde en üst katında oldu. Sonunda Ahmet Kara, Gülen’e ‘İsim olarak ne dersiniz’ diye sorduğunda, Gülen bana ‘Usame’ kod ismini verdi.” ifadesini kullandı.
N.O, 1986’da İstanbul’da hukuk fakültesini kazandığını, üniversite hayatı boyunca Fikirtepe’de bulunan örgüt evinde kaldığını, ilk mahrem hizmet görevine de 1990’da Kuleli Askeri Lisesinde okuyan öğrencilerden sorumlu olarak başladığını belirtti.
Askeri lise öğrencilerinin 2-3 haftada bir örgüt evine geldiklerini anlatan N.O, “Bu evde görüşmelerimiz yaklaşık bir yıl kadar sürdü. 1991 yılından sonra öğrencilerle görüşmeler ‘esnaf evi’ diye tabir edilen hizmet hareketi içinde bulunan evlerde gerçekleşirdi. Mecidiyeköy tarafında bulunan esnaf evinde buluşurduk. Murat ve Selim isimli askeri lise öğrencileri Ankara’da bulanan Kara Harp okuluna geçince, ben de onlarla görüşmek için Ankara’ya gidip geliyordum.” ifadelerine yer verdi.
Evlerde faaliyetlerin gizlilik içerisinde yapıldığını vurgulayan N.O, öğrencilere okulda kendilerini belli etmemelerini, ima yolu ile namaz kılmalarını, diğer sınıf arkadaşlarına yapıyla alakalı bir şey söylememeleri gibi konularda uyarılarda bulunduğunu kaydetti.
Mahrem imam N.O, 1996’ya kadar İstanbul’da askeri öğrencilerine yönelik faaliyetlerine devam ettiğine değinerek, şunları anlattı:
“Fetullah Gülen, Altunizade de bulunan FEM Dershanesinde kalırken, Kuleli Askeri Lisesi öğrencisi 2 kişiyi FEM Dershanesine getirdim. Burada 5’inci kata çıktık. Cevdet Türkyolu bizi karşılayıp, Gülen’in kaldığı kata çıkardı. Burada Gülen öğrenciler ‘Nasılsınız, dersleriniz nasıl. Namaz kılıyor musunuz? sıkıntınız var mı?’ gibi onlarla kısa bir konuşma yaptı. Bu görüşmedeki odadaki duvarlarda haritalar vardı. Bu görüşmeler farklı zamanlarda iki üç defa daha farklı askeri öğrenciler ile de oldu. 1996’ya kadar burada göreve devam ettim.”
Kod adını elebaşı Gülen vermiş
Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra örgüt faaliyetlerine devam ettiğini aktaran N.O, “mahrem hizmetler” sınıfında yer aldığı sırada, FETÖ’nün firari yöneticilerinden İsmail Büyükçelebi’nin, “Usame”nin dikkati çekeceği gerekçesiyle “Metin” kod ismini kullanmasını istediğini belirtti.
Hakimlik sınavını kazandığını ve staj için İzmir’e gittiğini orada mahrem yapı içerisindeki öğretmenlere Maltepe Askeri lisesindeki askerle görüşmelerin yapılacağı evleri temin eden “Ömer” kod adlı Osman Hilmi Özdil, birlikte çalıştığını dile getiren N.O, o dönem örgütün İzmir İl imamının da FETÖ’nün firari yöneticilerinden Mustafa Yeşil olduğuna değindi.
Eşiyle örgüt tarafından tanıştırılıp evlendiğini itiraf eden N.O, şunları aktardı:
“Bu yapıda evliliklerin ön aşamasında taraflardan birisi diğerini beğenmediği takdirde hayır deme şansı vardır. Bu yapının işaret etmediği bir başkasıyla evlenmeden önce icazet almaya çalışılır. Bu yapıdan biri başka biriyle evlenirse doğal olarak yapı içerisindeki yeri, konumu olumsuz etkilenir. Kozmik işlerle ilgilenen birisi bu yapının istemediği biriyle evlenirse artık kozmik işlerle uğraşamaz.”
İstihbarat örgütü gibi bilgi toplamışlar
Eşinin 2010’da Gaziantep’e tayini çıktığını, o dönem Kara Kuvvetleri Komutanlığı imamlığı yapan “Hacı Murat” kod adlı Ali Semerci’nin talimatıyla örgütsel faaliyetlerine burada da devam ettiğini vurgulayan N.O, daha sonra nasıl 2. Ordu Komutanlığı imamı olduğunu ve bu süreçte neler yaptığını şöyle anlattı:
“Hacı Murat bana ‘Madem eşinden dolayı Antep’e gittin, orada sana vazife verelim. Antep temsilciliği görevini yap’ dedi. Ben de bu teklifi kabul edip görevi ‘Celil’ kod isimli şahıstan aldım. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 2. Ordu Komutanlığı İmamı oldum. Görev aldığım dönemde Hacı Murat’ın hazırlayıp vermiş olduğu flash belleği müdürler ile paylaşırdım. Onlar gerekli bölümleri doldurup son halini bana verirlerdi. Ben de Hacı Murat’a verirdim. Bu program otomatik olarak çalışır, dış müdahalelere kapalı idi. Altımda yapı içerisinde görev yapan müdür, müdür yardımcısı ve öğretmen kendilerinin ilgilendiği askeri personellerden altındaki veya üstünde görev yapan askerler hakkında bilgi toplarlardı.
Mesela ‘menfi mi müspet mi yapıya karşı tutumları, kişileri tanıma, analiz etme, zaafları nelerdir’ gibi bilgiler toparlanıp flash bellek içerisinde Bülent kod isimli şahsa verilirdi. Bu bilgiler de Hacı Murat tarafından düzenletilen toplantıya götürülüp teslim edilirdi. Bu toplantılar aylık olarak yapılır, bilgiler sürekli güncel tutulurdu. Bu toplantılar 3 yıl boyunca devam etti. Toplantılarda istatistik veriler konuşulurdu. Bunlar evlilikler, maddi durum, ümitçilerin yapıya kaç kişi kazandırdığı, askerlerin tayin durumları, operasyonel hatların sıklıkla değiştirilmesi tedbirleri gibi konular konuşulurdu.”
İrtibat ankesörden
Mahrem imamlar ve onların ilgilendiği örgüt mensubu askerlerin nasıl iletişim kurduklarına ilişkin de bilgi veren N.O, “Örgüt içerisinde görüşmeler kesinlikle kendi adına kayıtlı hatlardan yapılmaz. ‘Operasyonel’ tabir edilen hatlar üzerinden irtibat sağlanırdı. Bu operasyonel hatlar genelde altımda görev yapan müdürler tarafından temin edilirdi. Yapı içerisindeki öğretmenler genelde ilgilendiği askeri personel ile randevulaştığı yerde bir sonraki toplantı yapılacağı yeri ve zamanı kararlaştırır. Eğer ki olağanüstü bir durum varsa bunu ankesörlü veya sabit hattan arayarak tebliğ ederlerdi.” ifadelerini kullandı.
Örgütün sözde yöneticisi “Ömer” kod adlı Özdil’in ABD’ye girişi sırasında FBI tarafından yapılan üst aramasında, kendisine ait kartvizitin bulunduğunu ve kolluk kuvvetlerinin bu konuda ABD ile yazışmalar yaptığını aktaran N.O, örgütün talimatıyla sözde “Güneydoğu Anadolu Bölgesi temsilciliği” ve “2. Ordu Komutanlığı imamlığı” görevlerini “Arif” kod adlı örgüt yöneticisine devrettiğini ve Ankara’da avukatlık yapmaya başladığını kaydetti.
Terör örgütü elebaşı Gülen ile görüşmek için 2005, 2009 ve 2011’de ABD’ye gittiğini, gidiş-geliş ücretinin ve diğer masraflarının örgüt tarafından karşılandığına dikkati çeken N.O, “Herhangi bir dijital malzeme yanımızda olmuyordu. Cep telefonlarımız Türkiye’de kalırdı. Benim gittiğimde 25-30 kişi Gülen’in çevresinde oturup onun vaazını dinliyordu. Orada İsmail Büyükçelebi, Sait Aksoy, Cevdet Türkyolu ve doktor Kudret de bulunuyordu.” ifadesine yer verdi.
Kendi hür iradesiyle ve hiçbir baskı altında kalmadan ifade verdiğine dikkati çeken N.O, “Bu örgütü, devletime çok daha anlaşılabilir bir hale getirip mücadeleyi kolaylaştırdığıma inanıyorum.” beyanında bulundu.