Bakan Akar: Azerbaycan’ın haklı davasına çözüm sunmayanların ateşkes çağrıları samimi değil

Milli Savunma Bakanı Akar, "Yıllardır Azerbaycan’ın Karabağ konusundaki haklı davasına bir çözüm sunmayanların, Azerbaycan’ın hakkını savunmaya başlamasıyla birlikte ateşkes çağrıları yapmaları samimi olmadığı gibi inandırıcı da değildir." dedi.

Bakan Akar: Azerbaycan’ın haklı davasına çözüm sunmayanların ateşkes çağrıları samimi değil

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile Kayseri’de ASPİLSAN Enerji AŞ Pil Üretim Tesisi’nin temel atma törenine katıldı. 

Törende konuşan Akar, Ermenistan’ın kardeş Azerbaycan’ın topraklarının yüzde 20’sini oluşturan Dağlık Karabağ ve civarındaki 12 şehri yaklaşık 30 yıl önce işgal ettiğini belirtti.

İşgalle birlikte 1 milyondan fazla Azerbaycan Türk’ünün yerlerinden edildiğini, 20 bin şehit verildiğini, 5 bin kişinin akıbetinin ise hala belirlenemediğini vurgulayan Akar, “Hocalı katliamı da hala hafızalarımızdaki yerini çok taze olarak korumaktadır.” diye konuştu. 

Uluslararası hukukta alınan tüm kararlara, Azerbaycan’ın tüm diplomatik ve barışçıl çabalarına rağmen sorunun hala çözülmediğine dikkati çeken Akar, şunları söyledi:

“Ermenistan, BM kararları dahil, uluslararası hukuku da ayaklar altına alarak işgalini sürdürmekte saldırganlığını artırarak devam ettirmektedir. Şunu çok net ifade etmek isterim ki; ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ anlayışıyla bu zulmü bazı ülkeler makul görmekte ise de bizler için kabul edilmesi mümkün değildir. Zulüm ile mücadelemiz şimdiye kadar olduğu gibi bugün de yarın da devam edecektir. BM, AGİT ve sorunu çözmek için oluşturulan AGİT Minsk Grubu gibi mekanizmalar, tüm sözde çabalarına rağmen bugüne kadar Azerbaycan topraklarındaki Ermeni işgalinin sonlandırılmasına dair hiçbir somut adım atamamış, müzakereler maalesef mevcut durumun, yani işgalin normalleştirilmesini, kabullenilmesini amaçlayan bir sürece evrilmiştir. Gelişen süreçte gittikçe şımaran ve küstahlaşan Ermenistan, Azerbaycan’a karşı çeşitli zamanlarda birçok kışkırtıcı eylemde bulunmuştur.”

Ermenistan’ın provokatif eylemleri

Ermenistan’ın provokatif eylemlerinin sayısının son zamanlarda arttığını, 12 Temmuz ve 21 Eylül’de Tovuz’da saldırılar gerçekleştirildiğini belirten Akar, şöyle konuştu:

“27 Eylül’de de sivil yerleşim yerlerine ateş açması bardağı taşıran son damla olmuştur. Ermenistan, son saldırısıyla masum siviller ve çocuklar da dahil olmak üzere can kardeşlerimizi şehit etmiştir. 

Azerbaycan ‘artık yeter, yetti gari’ diyerek öz topraklarını Ermeni işgalinden kurtarmak, işgal altındaki halkının hürriyetini geri almak için harekete geçmiştir. Azerbaycan’ın sahada kazandığı başarılar karşısında Ermenistan her zaman yaptığı gibi kara propagandaya başvurmuş ve Türkiye’ye ait savaş uçaklarının bu çatışmalarda kullanıldığına dair gerçek dışı iddialarda bulunmuştur. Bunlar Ermenistan’ın karşısında Türkiye’nin olduğu algısını yaratarak destek bulma çabalarının bir ürünüdür.”

“İki devlet tek millet…” 

Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin kendi başına zafer elde edebilecek imkan ve kabiliyete, işgal altındaki öz topraklarını kurtaracak azim ve kararlılığa sahip olduğunu geçen birkaç gün içinde tüm dünyaya gösterdiğini ifade eden Hulusi Akar, şunları kaydetti:

“Hal böyle iken yıllardır Azerbaycan’ın Karabağ konusundaki haklı davasına bir çözüm sunmayanların, Azerbaycan’ın hakkını savunmaya başlamasıyla birlikte ateşkes çağrıları yapmaları samimi olmadığı gibi inandırıcı da değildir. 30 yıldır diyalog, siyasi çözüm diyenler bugüne kadar ne yaptılar? Azerbaycan’ın öz topraklarını istemesi, halkının evine, topraklarına dönmesi için mücadele etmesi suç mu? Nasıl ki atalarımız 7 iklim 3 kıtada barış, huzur, adalet için mücadele ettiler ve daima haklının, mazlumun yanında oldular; biz de aynı ruh ve inançla, bugüne kadar olduğu gibi kederde ve kıvançta Azerbaycan Türkü ile daima bir ve beraber olduk. Bundan sonra da ‘iki devlet tek millet’ anlayışıyla can kardeşlerimizin, Azerbaycan Türkünün haklı davasında, kendi öz topraklarını geri kazanma mücadelesinde sonuna kadar yanında olmaya devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu vesileyle saldırılarda şehit düşen kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, Azerbaycan halkına da başsağlığı diliyorum.”

“Yerli ve milli üretimde önemli mesafeler kat ettik”

Bakan Akar, savunma sanayii ve teknolojileri alanında köklü bir tecrübeye sahip Kayseri’de Türkiye’nin ilk ve tek şarj edilebilir “Li-İyon Pil Hücresi Üretim Tesisi Projesi”ni hayata geçirmenin gurur ve mutluluğunu yaşadığını belirtti. 

Yeni nesil batarya teknolojilerinde öncü olacak tesisin hayırlı olması temennisinde bulunan Akar, enerjinin her dönemde insanlığın en temel ihtiyaçlarının başında geldiğini ve vazgeçilmez bir kaynak olduğunu ifade etti.

Ülkelerin de daha ucuz enerji kaynakları temin etmek için sürekli bir arayış içinde olduğunu vurgulayan Akar, “Küresel ısınmadan kaynaklı sorunların ve devletlerarası enerji rekabetinin had safhaya çıktığı günümüz dünyasında ise temiz ve yenilenebilir enerjilere olan talep her geçen gün doğal olarak daha da artmaktadır.” diye konuştu. 

Sadece daha çevreci ve daha sürdürülebilir enerji kaynaklarını elde etmek için değil, elde edilen enerjinin kolay ve uzun vadeli depolanabilir olması için de yoğun bir gayretin olduğuna dikkati çeken Akar, şunları söyledi:

“Günümüzde otomobiller, ağır hizmet araçları ve hatta uçaklar dahi artık elektrikli yapılmasına yönelik dönüşüm çalışmaları sürdürülmektedir. Bu elektrikli araçların çalışabilmesi ve gelişebilmesi için de bataryalar üzerinde yapılan çalışmalara büyük ar-ge kaynakları ayrılıyor. Denilebilir ki pil teknolojileri, artık dünyayı dönüştürüyor ve adeta şekillendiriyor. Geleceğin dünyasında hayati önemde olan bu teknolojilerin yerli ve milli imkanlarla elde edilmesi ve geliştirilmesi bir gereklilik haline gelmiştir. Zira yerli ve milli üretim, yaşamakta olduğumuz bu hassas süreçte hiç olmadığı kadar önemli bir rol oynamaktadır.”

Türkiye’nin son yıllarda büyük sanayi, teknoloji ve ar-ge yatırımları gerçekleştirdiğini bildiren Akar, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği, teşvik ve destekleriyle başta TSK Güçlendirme Vakfı’na bağlı şirketlerimiz olmak üzere, teknoloji firmalarımızın ve üniversitelerimizin de üstün gayretleriyle yerli ve milli üretimde önemli mesafeler kat ettik.” dedi.

Akar, insan kaynağını da en iyi şekilde değerlendirerek, özgü tasarımlarla bu yolda ilerlendiğini belirterek, “Özellikle genç nesillerimiz, teknolojik gelişmelere daha fazla ilgi duyar hale geldi. Teknolojiyle yakından ilgilenen, teknolojik üretim odaklı düşünebilen, bu alanda yeni ve inovatif çalışmalar ortaya koyan gençlerimizin artması ülkemizin geleceği adına ümit vericidir.” ifadesini kullandı.

“Bunun için Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Somali’de ve Afganistan’dayız”

Bu sene Gaziantep’de gerçekleştirilen TEKNOFEST’in de bu konuda önemli bir misyonu üstlendiğinin altını çizen Bakan Hulusi Akar, şöyle devam etti:

“Her zaman ifade ettiğimiz gibi, başta savunma sanayii olmak üzere ehemmiyet arz eden tüm alanlarda yerli ve milli üretim yapmak bizler için bir tercih değil, zorunluluktur. Bu coğrafyada var olabilmek etkin, caydırıcı ve saygın bir orduya sahip olmaktan geçer. Güçlü ordu için, güçlü savunma sanayiine sahip olmamız gerektiği de apaçık ortadadır. TSK bugün Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde, Libya’da, mavi vatanda, semalarımızda ve dünyanın birçok coğrafyasında hak, alaka ve menfaatlerimizi güçlü bir şekilde koruyorsa, dost ve müttefiklerimize yardım edebiliyorsa, bunda personelimizin kahramanlık ve fedakarlığının yanı sıra yerli ve milli savunma sanayii ürünlerimizin de payı büyüktür.”

Yerli ve milli ürünlerimizin sağladığı yüksek özgüven ve motivasyonla TSK’nin bugün umudunu Türkiye’ye bağlamış olan mazlum ve mağdurlara yardım elini uzattığını, faaliyet gösterdiği tüm bölgelerde barış, huzur ve istikrara katkı sağladığını dile getiren Akar, şöyle konuştu:

“Her ne kadar birileri istikrarsızlık, huzursuzluk çıkarma peşinde olsa da Türkiye bölgesinde ve dünyada her zaman barış, huzur ve istikrar için çalışmaya devam edecektir. Bizler bunun için Suriye’deyiz, Irak’tayız, Libya’da, Somali’de ve Afganistan’dayız. Tek derdimiz; barış, kardeşlik, dostluk ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde, güven ve huzur içerisinde yaşamak ve komşu coğrafyaların da barış ve istikrar ortamında yaşamasına katkı sunmaktır. İşte bu azim ve kararlılıkla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi karşısında Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olduğumuz gibi, işgalci Ermenistan’ın saldırganlığı karşısında da Azerbaycanlı kardeşlerimizin sonuna kadar yanındayız.” 

“Tarihe geçecek pek çok başarı hikayesi yazıldı”

“Tarihte ve günümüzde maruz kaldığımız tehdit ve riskler çok açık bir şekilde ortaya koymuştur ki Türkiye’nin her alanda güçlü olmaktan başka çaresi yoktur.” diyen Akar, hem ülkemizin hak ve hukuku hem de kardeş halkların ve mazlumların huzuru için kendi harp araç-gereçlerini üretebilen, her alanda ihtiyaç duyulan teknolojilere sahip bir ülke olmak zorunda olunduğunu belirtti.

Bu düşünce ve inançla yaklaşık 15 yıl önce güçlü bir irade ile başlatılan milli teknoloji hamlesiyle birlikte başta savunma sanayi olmak üzere hemen her alanda çok önemli adımlar atıldığını vurgulayan Milli Savunma Bakanı Akar, şunları kaydetti:

“Tarihe geçecek pek çok başarı hikayesi yazıldı. Türkiye artık, stratejik öneme sahip birçok silah sistemini, yazılımını ve tasarımını kendi geliştirebilen bir ülke durumunda. Bugün, tesisimizin temel atma töreniyle başarılarımıza bir yenisini daha ilave ediyoruz. Tesisimizin faaliyete başlamasıyla birlikte ülkemiz, batarya teknolojilerinde son derece önemli bir atılım daha gerçekleştirecek, geleceğin teknolojisinde öncü olacaktır. Bu önemli tesisin hayata geçirilmesinde emeği geçenlere, katkıda bulunanlara teşekkür ediyor, tesisimizin bir kez daha ülkemize, asil milletimize, silahlı kuvvetlerimize ve Kayseri’mize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.”

Exit mobile version