Aşı, bulaşıcı hastalıkları önleyerek, hem hasta olan kişiyi hem de toplumu koruyarak günümüze kadar geliştirildi ve birçok hastalığın önüne geçti. Ancak aşı yaptırmanın kararsızlığı hasta ile birlikte toplumu da tehlikeye atıyor.
Türkiye’de görülen aşı kararsızlığı da son araştırmalara göre 6 senede 128 kat arttı. Konu ile ilgili konuşan Sosyal Pediatri Uzmanı Doç. Dr. Selda Karaayvaz, aşı sayesinde her yıl Türkiye’de 14 binden fazla dünyada ise 3 milyondan fazla çocuk ölümünün önüne geçildiğini aktardı.
Karaayvaz açıklamasının devamında düzenli aşı sayesinde bu rakamın 4,5 milyonu bulabileceğini söyledi. Ailelerin bu konuda yaşadıkları kararsızlıkları yok etmek için doğru ve zamanında bilgi verilmesi gerektiğini söyleyen Karaayvaz, yasal düzenlemeler ile birlikte aşı kararsızlığının tamamen rafa kalkacağını ifade etti.
Aşının faydalarından bahseden Karaayvaz, 1980 senesinde çiçek hastalığının silindiği, 2000 senesinde de kızamığın %74 azaldığı bilgisini verdi.
Hepatit B, kızamık, çocuk felci gibi temel aşıların fiyatlarının düştüğünü ve 1 doların altında olduğunu açıklayan Karaayvaz, aşılanmanın maliyetinin düşük, koruyuculuğunun ise yüksek olduğunu kaydetti.
AŞI KARARSIZLIĞINA SEBEP OLAN ETKENLER
Kararsızlığın çocukların hayatını tehlikeye attığını ve toplum sağlığı için de risk oluşturduğunu belirten Karaayvaz, aşı kararsızlığına sebep olan etkenleri;
“1.Aşı kararsızlığı yaşayan ebeveynlerin eğitim düzeyi.
2.Ebeveynlerin çocuğun sağlığı ve güvenliği ile ilgili algı ve tutumları.
3.Ailelerin bilgi ve farkındalık eksiklikleri; sağlık sistemi ve sağlık çalışanları ile ilgili geçmiş olumsuz deneyimler.
4.Aşı kaygısı yaşayan ailelerde, çocuklarının zeminde otizm, tip 1 diyabet, yenidoğan apnesi gibi bir hastalığın mevcudiyeti.
5.Tamamlayıcı, alternatif tıp uygulama oranlarının daha yüksek olması.
6.İnanç temelli yaklaşımlar.
7.Aşılarda vücuda zararlı maddeler verilerek genetik yapının değiştirilmek istenmesi yönündeki yanlış inanış.
8.Başta internet olmak üzere medyadaki temelsiz veya abartılı haberler.
9.Kanaat önderlerinin aşı ile ilgili olumsuz beyanları.
10.Konuyla ilgili yasal bir düzenlemenin henüz mevcut olmayışı.” olarak sıraladı.
Karaayvaz, bunları ortadan kaldırmak için ailelerle doğrudan iletişim kurmanın, sürekli ve doğru bilgilendirmenin gerekliliğini anlatarak Türkiye’de aşı kampanyalarının bütyük bir katılım ve başarıyla yürütüldüğünün altını çizdi.
Doğum oranlarının yüksek olduğu Türkiye’de gebelik sürecinde bu bilgilendirmenin doğru ve eksiz yapılmasının faydalı olacağını vurgulayan Karaayvaz, aşılanmanın sadece anne için değil bebek için de olumlu olacağını söyledi.
Uzman doktor, doğru bilinen yanlışları ise;
1.Sağlam çocuğu hastalık etkeniyle karşılaştırmak çocuğu hasta eder.
2.Aşıların içeriğindeki civa, alüminyum gibi maddeler zehirlidir.
3.Çocuklara çok kısa bir zaman aralığında çok fazla aşı yapılıyor, bağışıklık sistemlerine zarar veriyor.
4.Kızamık aşısı otizm, SSPE (kızamık virüsünün neden olduğu bir ölümcül nörolojik rahatsızlık) gibi hastalıklara sebep olur.
5.Anne sütü tek başına koruyucudur, ayrıca el yıkama ve iyi beslenme sağlanırsa bu korunma için yeterlidir.
6.Alternatif / geleneksel uygulamalar daha iyidir.
7.Aşıların içinde domuz ürünleri var.
8.Aşıların bazıları kısırlığa (infertiliteye) neden olur.
9.Yüksek aşı kapsamı toplumsal bağışıklık yaratarak herkesi korur” şeklinde aktardı.
Karaayvaz, sadece bebek ve çocukların değil ergenlik döneminde olan bireylerin ve yetişkinlerin de aşı olması gerektiğini söyledi.