İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinde, “Üstsoydan akrabayı tasarlayarak kimyasal silah ile kasten adam öldürme” ve “kardeşi tasarlayarak kimyasal silah ile kasten öldürmeye teşebbüs” suçlarından tutuklu yargılanan Kalkan hakkında istenilen cezai ehliyet raporu, mahkemeye ulaştı.
Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesince hazırlanan raporda, Kalkan’ın 28 Ocak-6 Şubat tarihleri arasında yatarak müşahade altında tutulduğu ve yapılan psikometrik değerlendirme neticesinde “psikotik bozukluk” teşhisi konulduğu belirtildi.
Raporda, şu ifadelere yer verildi:
“İzmir’de Mahmut Can Kalkan’ın 14 Mayıs 2019 tarihinde işlediği iddia olunan “Üstsoydan akrabayı tasarlayarak kimyasal silah ile kasten adam öldürmek” ve “kardeşi tasarlayarak kimyasal silah ile kasten öldürmeye teşebbüs” suçlarına karşı akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılayamaz. Bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 32/1 maddesi kapsamındadır.”
Ne olmuştu?
İzmir’de 14 Mayıs 2019’da, Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi Mahmut Can Kalkan, satın aldığı siyanürü suya karıştırıp anne ve babasına içirmiş, 16 yaşındaki Emir Can Kalkan ise sıvıyı içmeyi reddetmişti. Mahmut Can Kalkan’ın zorla içirmeye çalıştığı sıvı Emir Can Kalkan’ın üzerine dökülmüş, evdeki küçük kardeşi Mehmet Taha Kalkan da siyanürden etkilenmişti.
İzmir’de hastaneye kaldırılan anne ve baba hayatını kaybetmiş, Emir Can ve Mehmet Taha Kalkan ise tedavilerinin ardından taburcu edilmişti.
Zanlı, “Üstsoydan akrabayı tasarlayarak kimyasal silah ile kasten adam öldürme” ve “kardeşi tasarlayarak kimyasal silah ile kasten öldürmeye teşebbüs” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Kalkan hakkında, iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
Psikotik bozukluklar:
Psikotik Hastalıklar, kişinin gerçeği değerlendirmesini bozduğu için daha ciddi ruh hastalıklarını kapsar. Hemen herkesin bildiği “şizofreni”, bu grubun en önemli hastalığıdır. Şizofreni en sık rastlanan psikotik bozukluktur.
Bir diğer psikotik bozukluk ise, “Kısa Reaktif Psikoz”dur. Belirgin psiko-sosyal stresleri takiben ortaya çıkan psikotik belirtiler birkaç saatten iki haftaya kadar uzayabilen bir süreyi geçmiyorsa, bu akut psikotik tabloya “kısa reaktif psikoz” tanısı konabilir. Başlangıç akuttur ama daha önceden ciddi kişilik ve uyum sorunları bulunan kişilerde ortaya çıktığı için kronik bir yapısal bozukluk demek daha doğru olacaktır. Psikotik nöbet sırasındaki davranışlar çoğunlukla garip, anlaşılmaz niteliktedir.
“Paranoid Bozukluk” ise psikotik bozukluklardan olup, belirgin duygulanım ve düşünce bozukluğu olmadan, daha ziyade sanrı düzeyinde şüphelerle karakterize, ciddi bir ruhsal bozukluktur. Başkalarını sürekli tehdit olarak algılayan, öfkeli ve gergin kişilerdir. Psikiyatrik ihtiyacı olan ama bunu fark etmeyen bu tür hastalar, yardım almak istemezler. Kabul etse bile sorunun kaynağının kesinlikle başkaları olduğunu savunurlar. Zaten kendilerine yardım etmek isteyenlere de güvenmezler.
Şizofreni:
Şizofreni bir beyin hastalığıdır. Toplumda görülme oranı yaklaşık %0.8 ile % 1 arasındadır. Kadın ve erkek etkilenme oranı eşittir. İlk başlama yaşı genellikle 18 ile 35 yaş arasıdır. Kadınlarda, erkeklere göre biraz daha geç başlayabilir. Şizofreni, gerçeği değerlendirme, duygularını kontrol edebilme, berrak düşünebilme, yargıda bulunabilme ve iletişim kurma yeteneklerini etkiler. Zekâ düzeyi ile ilişkisi yoktur. Şizofreninin belirtileri genel olarak pozitif ve negatif olarak sınıflandırılmaktadır.
Hezeyanlar (Sanrılar):
Bir kişinin somut bir kanıt bulunmamasına karşın kararlı biçimde inandığı yanlış inançlardır. İkna ile bunları değiştirmek mümkün değildir. Hezeyanı olan kişi kendisine eziyet edildiğine, özel güç veya yeteneklere sahip olduğuna, düşünce ve davranışlarının dışsal bir gücün denetiminde bulunduğuna inanabilir.
Halüsinasyonlar (Varsanı):
Şizofrenide en yaygın halüsinasyon türü işitseldir; kişi hayali sesler duyduğunu zanneder. Kimi zaman şizofreni hastası bu seslerle uzun süre konuşur, sesler hastaya hareketleri konusunda komutlar verebilir. Daha az rastlanan halüsinasyon türlerinde gerçekte olmayan ama hastaya bütünüyle gerçek gibi gelen görme, hissetme, tatma veya koku alma gibi olaylar olabilmektedir.
Düşünce Bozukluğu:
Düşünce bozukluğu olan kişi ne söylediği ve nasıl söylediği konusunda karmaşa yaşar. Kişinin konuşmasının izlenmesi, bir konudan ötekine atladığı ve mantık bağlantıları zayıf olduğu için zordur. Düşünce sürecinde kesintiler olabilir, yalnızca konuşan kişi için anlamlı bir hal alır.
Davranış Bozukluğu:
Bazı şizofreni hastaları, sosyal ve mesleki işlevlerini yerine getirmelerine engel olacak düzeyde davranış bozuklukları yaşayabilirler. Örneğin, aynı elbiseyi uzun süre giymek, yıkanmayı reddetmek vb.
Duygu İfadesinde Donukluk:
Şizofreni hastaları genellikle duygusal açıdan kendilerini “donuk” hissederler ve çevrelerinde olup bitene tepkisiz kalırlar. Yüz ifadelerini, davranış veya ses tonlarını değiştirerek duygusal tepkilerini dışa vuramazlar.
Motivasyon Kaybı:
Şizofreni kişinin motivasyonunu azaltarak çalışma hayatı veya sosyal aktivitelere katılımını zorlaştırır. Hastalar çamaşır yıkama, yemek pişirme gibi gündelik işlerden uzaklaşır, uç durumlarda kişisel hijyeni sağlayamaz ve kendilerine bakamazlar.
Toplumdan Geri Çekilme:
Şizofreni hastaları insanlarla arkadaşlıklarını sürdürmekte zorlanırlar. İnsanlarla karşılıklı etkileşimleri kısa süreli ve yüzeyseldir. Bazı durumlarda kişi bütün toplumsal ilişkilerini keser.
Düşünce Yoksulluğu:
Kimi şizofreni hastalarında düşünme miktar ve içerik olarak azalır. Nadiren konuşur, sorulara kısa yanıtlar verir ve ayrıntı vermezler. Uç durumlarda kişinin konuşması “evet”, “hayır”, “bilmiyorum” gibi kısa cümlelerle sınırlanır.