Solunum yoluyla geçen koronavirüsün, insanlara su yoluyla bulaşıp bulaşamayacağı da tartışma konusu. Şu ana kadar bu yönde bir bulgu yok. Zira corona virüsün sindirim sistemi yoluyla bulaşmadığı düşünülüyor.
Ancak halk sağlığı uzmanları ve çevre mühendisleri, özellikle atık suya corona virüs karışma ihtimaline karşı uyarıda bulunuyor. Bu durum, virüsün kanalizasyondan ya da atık suların boşaltıldığı derelerden içme suyu kaynaklarına bulaşma riskini de beraberinde getiriyor.
DW Türkçe’ye konuşan gıda mühendisi Dr. Bülent Şık, ishal olan bazı COVID-19 hastalarının dışkılarında corona virüs tespit edildiğini hatırlatarak bu virüsün atık su sistemine karışabileceğini belirtti.
Virüsün atık sulardan içilebilir su varlıklarına ve gıdalara bulaşıp bulaşmayacağı, bir bulaşma söz konusu olduğunda ise ne ölçüde bir hastalık riski oluşturacağı gibi soruların yanıtlarının henüz tam olarak bilinmediğini ifade eden Şık, “Ama ihtiyatlı davranmak ve özellikle içme sularının mikrobiyolojik kalitesini sağlamak için yapılan çalışmaları çok daha dikkatle yapmakta yarar var” diye ekledi.
Tarım Bakanlığının geçen haftaki COVID-19 değerlendirme raporunda da virüsün şimdiye kadar içme suyu kaynaklarında tespit edilmediği ve mevcut kanıtlara göre bu kaynaklar üzerinde oluşturacağı riskin de düşük olduğu belirtildi.
Yapılan araştırmalara göre corona virüsün insan dışkısı bulaşmış sularda haftalarca “enfekte edici” özelliklerini sürdürebildiğini, musluk suyunda ise 10 güne kadar hayatta kalabildiğini bildiren bakanlık, buna karşın Türkiye’deki su arıtma tesislerinde yapılan işlemlerin corona virüsü “etkisiz hâle getirmekte yeterli” olduğunu duyurdu.
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) de DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, İstanbul’da musluktan akan suyun ne ölçüde temiz olduğu yönündeki soruları yanıtladı.
Su şebekesi kontrolleri konusunda düzenli olarak İstanbul genelinde günde 100’e yakın farklı noktadan numuneler alınarak bunların İSKİ’nin uluslararası akredite laboratuarlarında analiz ettirildiğini belirten kurum, “Eğer kullanıcı depo ve tesisatlarında bir problem yoksa, su özelliğini kaybetmeden (arıtma tesislerimizden) müşterilerimize ulaşacaktır” açıklamasında bulundu.
İSKİ Genel Müdürlüğünün açıklamasında ayrıca, “Talep halinde herhangi bir bedel alınmadan müşterilerimizin musluklarından da numune alınarak analiz sonuçları kendilerine ulaştırılmaktadır” denildi.
İSKİ, Çevre Mühendisleri Odası’nın (ÇMO) 15 Nisan tarihli “Su ve atıksu yönetiminde COVID-19 etkisi değerlendirilmesi” raporundaki çağrılara da yanıt verdi.
Hollanda’daki kanalizasyon suyunda corona virüs bulunmasının ardından Türkiye’deki atık su riskiyle ilgili bir rapor hazırlayıp yayınlayan ÇMO, İstanbul’da atık suların yüzde 68’inin sadece ön arıtma yapılarak (biyolojik arıtma yapılmaksızın) Marmara Denizi’ne veya Boğaz’a deşarj edildiğini belirtmişti. ÇMO bu nedenle, virüsün olası etkilerinin önlenmesi amacıyla arıtma tesislerinde salgın boyunca geçici dezenfeksiyon üniteleri kurulması için İSKİ’ye çağrıda bulunmuştu.
Kentin denize kıyı semtlerindeki bazı noktalarda restoran ve konut gibi yerlerin kaçak deşarjları nedeniyle corona virüsün özellikle midyeler ve diğer deniz canlıları tarafından taşınmasının mümkün olabileceğini belirten ÇMO, İSKİ’nin kanalizasyon sistemlerinde ve deniz alıcı ortamında dikkatli bir izleme yapması gerektiğini ifade etti.
ÇMO, İstanbul’da atık su arıtma tesisinden çıkan suların “az da olsa bir kısmının”, peyzaj amaçlı bitkilerin sulanmasında kullanıldığını belirterek “halk sağlığı için tehlike oluşturan” bu uygulamaya son verilmesi çağrısında da bulundu.